28 Ekim 2009 Çarşamba

Başarısız Çöpçatan Bizzat Ben Kendimim

Bir el atmadığım çöpçatanlık olayı kalmıştı, ona da kendimi tutamayarak gene el atmış bulundum. Hem de bir kere de değil tam iki kere. (hiç hatalarından ders almayacak mısın sen cık cık...) Sonuç gene sıfıra sıfır elde var sıfır. Ayrıca bir adet kalbi kırık erkek buna karşılık ona yüz vermeyen bir dişi yaratık.

Daha önce bu halta kuzenimle en yakın arkadaşımı tanıştırmaya ve kendi fikrimce başgöz etmeye karar verince kalkışmıştım. Kanaatimce, birbirlerini sevecek, uyumlu bir çift olacaklardı. Ama hiç de umduğum gibi olmadı ilk girişimim büyük hüsranla sonuçlandı. İşin kötü yanı kuzenim kızdan hoşlanmış, kız arkadaşımsa kuzenime yüz vermemişti. Ayrıca "Bırak boş kalsın elim, yol yakınken dönelim, arkadaşım ol yeter, böylesi daha güzel" şeklinde yaklaşımlarda bulunmayı da ihmalde etmemişti.

Ardından gelen 2 ay kuzenimi teselli etmeye ve "hayırlısı buymuş" klişe avutmalarla geçmişti. Gel gelelim bu başarısızlık beni yıldırmamış geçtiğimiz günlerde ben ve girişimci bir o kadarda aşk böcüğü ruhum harekete geçti ve gene Esra Erol modlarında en yakın arkadaşlarımdan birini başka ona münasip gördüğüm genç bir erkek arkadaşla tanıştırma eğiliminde bulundum. Bu durum başlarda çok umut verici gibi gözükse de hüsran gene kaçınılmaz oldu. Sonuç gene aynıydı; kalbi bölük pörçük olmuş, serzenişin dibine vurmuş erkek arkadaş ve bu neticelere neden olan kız arkadaşım kaldı geriye. Allah'ın hakkı üç diyerek bu yazıyı burada sonlandırıyor, bir daha sefere burdan zaferimi müjdelemeyi ümit ediyorum.

Az hayal kırıklıklı, bol aşklı günler diliyorum. Sevip sevilesiniz inşallah!




27 Ekim 2009 Salı

Şu Kokuyu Sürmeyin Beni Deli Etmeyin

Gel gelelim Karılıksız Karı'nın ortaya bırakıp kaçtığı benimse havada kaptığım şu mime... konusu birilerini ya da bir şeyleri hatırlatan sevdiğimiz kokularmış..
İşte ilk aklıma gelenler:

Anne yemeği kokusu: Üniversiteye ilk başladığım yıl başımdan yurt deneyimi geçtiği zamanlarda hasretini en çok çektiğim koku türüdür kuşkusuz.. Hiçbir şey bu kokunun yerini dolduramaz..
Çiçek kokulu parfüm: Normalde bu koku güzel şeyleri anımsatır insana. Ama benim geçmişime bakıldığında bu koku eş değerdir lise yıllarındaki analitik geometri dersimize giren hocanın parfüm kokusu. Hiç unutmam, nerede duysam aklıma lise sıralarında antigeometri bir kişilik olarak derste çektiğim acılar, sınav anlarında çektiğim ızdıraplı anılarım canlanır zihnimde.
Traş losyonu kokusu: Babişkoma has bu koku ne zaman burnuma gelse, babamın yeni traş olmuş yumuşacık yanağına kondurduğum öpücüklerim gelir aklıma ..

Sıradaki mimde havada kapan ilk 2 kişiye gelsin..

25 Ekim 2009 Pazar

Blog Ne Güzel Şey





Son zamanlarda ne çok duyar oldum benim blogumdan esinlenerek artık benimde blogum olmalı diye haykıranları.

Esin kaynağı olmak güzel şey ve gerçekten de hoşuna gidiyor insanın.

İdil adlı arkadaşım (hatta dostum ) bugün benim blogumdan esinlenerek bloggerda yeni blogunun temelini attığını söyledi,  ben de mutlu oldum. Bir şeylere teşvik etmek mutlu ediyor gerçekten insanı.

Son olarak ise, blog ne güzel şey, güzel şey blog.





23 Ekim 2009 Cuma

Kadınları Anlama Kılavuzu Ders 2- "Düş Peşimden Be Adam!"

Klasik kadın yöntemleri biri olarak elektirik almadım meselesini sayabilirim. (bu laftan sonra erkek kendinden şüphe eder hatta ben elektirik şalteri miyim sorusunu bile yöneltebilir kendine) Bunun anlamı kabaca "sen tipim değilsin canım, çok üzgünüm" dür. Bunların dışında "neden mesaj atmıyorsun"a cevap olarak "kontörüm yok" gibi kestirip atmalarda "artık mesajlaşmayı bırak duman yoluyla bile iletişime geçmeyelim" anlamını taşır.

Bazıları ise elektirik alamadım yerine, "sevgilim var, sevdiğim var, çıktığım var" vs. gibi kibarca reddetme tabirleri kullanırlar. Asıl olarak "düş peşimden bee adam"ın kibarcasıdır bu cümle aslında. O zaman erkek milleti anlamalıdır ki, bu kızdan ona hayır yoktur. Erkek platonik aşkını kalbine gömüp gitmelidir artık.


19 Ekim 2009 Pazartesi

Bir Mim Var, Benden İçeri



KİMbırly beni mimlemiş. İlk mim siftahını bana yönlendirmesi beni oldukça duygulandırdı açıkçası.
Şimdi gelelim mime.

1- En sevdiğiniz 3 çiçek ismi
- Beyaz gül (temizlik, saflık ve sevgi)
- Orkide (çok özelsin anlamı taşımakta kendisi)
- Ve papatya

2- Gerçekleşmeyi istediğiniz 3 hayaliniz.
- Öncelikle mutlu bir gelecek
- İstediğim mesleği yapmak (+bol maaş da olsa fena olmaz hani)
- Sevdiğim insanla yurtdışına çıkmak (İtalya ve Fransa falan tercihimdir)

3- En sevdiğiniz ve sevmediğiniz 3 huyunuz.
-sevdiğim: pozitif olmam (sınav haftaları hariç), sevdiklerime değer vermem ve dürüstlüğüm.
- sevmediğim: haksızlığa hiç tahammül edemediğim için insanların kalbini kırabiliyorum bu yüzden. Karşımdaki her insanı kendi gibi zannetmem (saf yönüm galiba bu), sabırsızlığım.

4- Gıcık olduğunuz 3 hareket.
- Kendi bir şey zannedip ona buna dayılananlar
- Sokakta cakıdı cukudu sakız çiğneyen kadın türü
- Abaza erkek müsveddesi 

5-Bu benim bugüne kadar olan en kara günümdü. Dünya başıma yıkıldı ve bir daha ayağa kalkamam diye düşündüğünüz olay.
Aklıma gelmedi şuan ama gelince yazcam söz.

Şimdi bu mimi de ben de Afet-i Devran'a paslıyorum efendim.


15 Ekim 2009 Perşembe

Aşk Nedir?

Başından büyük bir aşk geçmemiş her kadın için, bu bir eksikliktir;
Başından büyük bir aşk geçmiş her erkek için ise, bu bir fazlalıktır.
Erkeğin hayatında belki bir aşka yer vardır. Kadının ise aşkında belki bir hayata...

Erkekler deli gibi aşık olurlar, zamanla akıllanırlar. Kadınlar ise akıllı gibi aşık olurlar, zamanla delirirler. Aşk, kadını ve erkeği farklı etkiler. Aşık olan kadının gözünde başka hiçbir şeyin değeri kalmaz. Aşık olan erkeğin gözünde ise herşey yeniden değerlenir. Çünkü aşık kadın "nasıl olsa bitecek" sezgisi ile hareket eder.. Aşık erkek ise "nasıl olsa sonsuza dek sürecek" yanılgısıyla... Aşık kadınlar bu yüzden hep endişeli ve huzursuzdurlar; Aşık erkekler ise melekler gibi dingin ve aptallar gibi bön. Aşık olmak erkeğe yakışır. Kadına asla. Kadına yakışan sadece aşktır.

Aşksız bir erkek kendini kölesiz bir efendi gibi hisseder, Aşksız bir kadın ise efendisiz bir köle. Kadın ne ister? Ne mi ister? Hepsini ister. Ve aynı anda.

Peki erkekler ne ister? Hem sevgili karıları hem de haremleri olsun isterler. Peki neden korkarlar? Hem karısız hem de haremsiz kalmaktan korkarlar. Kadın erkeğinin kendisine kul köle olmasını ister; olunca da ondan nefret eder. Erkek ise kadının kendisine köle olmasını istemez; olunca da onu sever. Bir erkek kadından bıktığı için onu terk eder; Bir kadın ise erkeğinden sıkıldığı için. Arada çok önemli bir fark var. Bir erkek doyduğu için kadınından bıkar. Bir kadın ise doyamadığı için erkeğinden sıkılır. Kadın terk edildiği ve aldatıldığı zamanlarda, bir de boşanırken hiç tereddüt etmez. Kararlı, şuurlu ve son derece akıllı biçimde bütün strateji ve nokta hücumu taktikleriyle delirir. Delilik, kadınların aklıdır.. Ve sadece bu özellikleri bile, onların erkeklerden daha üstün kabul edilmeleri için yeterli bir sebeptir.
Kadınlar, sezgileriyle her şeyi bilirler. Erkekler ise akıllarıyla hiçbir şeyi bilemezler...
Kadınlar her şeyi görürler. Göremediklerini duyarlar. Duyamadıklarını ise sezerler.

Dişilik yalnız algı kapılarını değil, bütün telepati, sezgi, altıncı his ve üçüncü göz kapılarını açan, Mescaline, Psilosibin kadar güçlü bir iksirdir.Kadınların sezgileri o kadar olağanüstüdür ki, onları erkeklerden çok daha üstün saymamak için hiçbir neden yok. Sezgi de neymiş mi dediniz? Aklın eli, kolu, gözü, kulağı ve burnudur. Aklın dürbünü, pusulası ve radarıdır. Şahini ve tazısıdır. Kapanı, tuzağı ve oltasıdır. Sezgi en kurnaz avcıdır. Sezgi olmasa ne bilim, ne felsefe, ne sanat olurdu. Akıl mı? Akıl sezginin uşağıdır. O kadar.. Sezgileri yerine bilgileri ile hareket eden bilgiç kadınlar kadar itici yaratıklar düşünemem. Akıllıları ve kültürlüleri ise itici değillerdir, ama sıkıcı olurlar çoğu zaman. Kadına en çok yarayan ne akıl, ne bilgi, ne de kültürdür. İnce ve şuh bir zekadır...


Yılmaz Erdoğan

13 Ekim 2009 Salı

Kadınları Anlama Kılavuzu Ders 1- Pohpohla Beni Bebeğim

Biz bayanlar gerçekten garip yaratıklarız. (bir bayan olarak bunu söyleyebiliyorum ya helal olsun bana yani!) Örneğin karşı taraftan bir davranış bir söz yada tavır falan beklerken erkekler gibi asla açıkca belirtmeyiz ne istediğimizi.. Bir nevi kartlarımızı kapalı oynarız. İlla dolambaçlı yollardan imalar , bakışmalar, süzüşmelerle ifade etmeye çalışırız düşünce ve beklentilerimizi. Erkek denen cinsin en esaslı görevide labirent gibi olan kadın mantığını çözmeye çalışmaktır şüphesiz.. Doğru yolu bulana kadar (ki o aşamaya çok az ilişkinin sürdüğü görülmüştür). Çoğu kez labirentte yanlış yollara sapar hatta öyle ki bazen çıkmaz sokaklara da girer erkek cinsi. İşte o zaman anlayışısızlıkla , ilgisizlikle ve vurdumduymazlık gibi çeşitli sıfatlarla nitelendirilirler biz bayanlar tarafından..
İşte size yaptığımız garipliklerin ilki, ayrıca erkeklerede tiyo niteliğindedir.
* Pohpohla beni bebeğim : Eğer bir kadın son günlerde kilo aldım diye hayıflanıyorsa, ve zırt pırt "sence son zamanlarda ben biraz kilo mu aldım aşkım?" gibi size anlamsız gelen sorular yönetiyorsa bu demektir ki şuan acilen ilgine, sevgine ihtiyacım var. "Evet hayatım, gerçekten öyle" gibi dalgın bir anda verilen bir yanıtın sonu "Artık sen ,beni eskisi gibi sevmiyorsun, beğenmiyorsun" "Zaten geçende yanımızdan geçen kızlara nasıl baktığını gördüm, tabii artık eskisi gibi güzel bulmuyorsun" a kadar dayanabilir haberiniz ola.. ;))
(devamı gelecektir, gelmelidir.. )

12 Ekim 2009 Pazartesi

Üstümdeki Garip Hava

Bazı günler insanın üzerinde garip bir hava olur. Ama o havayı elde etmek için hiç bir çaba sarfetmessin, birdebire oluşuverir. Örneğin o gün kendini çirkin hissedebilirsin. O gün asla saçların istediğin şekli almaz ve her zaman giydiğin bluz o gün sanki üzerinde biraz eğreti durur. Aynalara bile bakamadan, zar zor dışarı atarsın kendini. Ve hiç beklemediğin anda tanımadığın insanlardan ya da arkadaşlarından beklemediğin bir tepkiler alırsın o gün. İşte bugünde benim için de öyle böyle oldu. Otobüste tanımadığım amcalar bana yer verdiler. Otobüs şoförü bile bilmediğim adresi şevkle anlattı ineceğim yeri. Herkes selam veriyor, hal hatır soruyor falan. Herkesten gelen gereksiz bir bir ilgi alaka.

Size de oluyor mu öyle arada?

Bugün çirkinim diye düşünürken, dışarıdan bakan başka bir kişinin aslında asla sizin gibi düşünmediğini farkettiğiniz de şaşırıyor musunuz, benim gibi sizde?






7 Ekim 2009 Çarşamba

Bütün Kızlar Toplandık

Bugün bizim okulun ilk günüydü. Bu nasıl okul dediğinizi duyar gibiyim. Bizim bölümün programının bu sene maşallahı var gerçekten.

Haftada 4 gün tatil, 3 gün okul. Kısacası tatilden arta kalan zamanlarda okula gidiyorum desem yeridir.

Bizim 4'lü gene bir aradaydı. Arzu, Begüm,Çağla ve ben.

Kayıt gününde görüşmüş bile olsak , uzun zamandır görüşmemizin acısını çıkarmadan edemedik okul çıkışı.

Önce Küçükpark'ta birşeyler yedik sonra da Forum Bornova'ya gitmekte karar kıldık. Özlemişiz birbirimizi , anlattık, anlattık ve anlattık. Aşksal mevzular, son sıcak dedikodular, tatilde yaptıklarımız falan filan. Sonra da dükkanlara girdik gezdik, tozduk. Bolca güldük, epey bir eğlendik.


5 Ekim 2009 Pazartesi

Öğrendim ki

Öğrendim ki... Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, gerisini karşı tarafa bırakırsınız. Öğrendim ki... Güveni geliştirmek yıllar alıyor, yıkmak bir dakika. Öğrendim ki... Hayatında nelere sahip olduğun değil ,kiminle olduğun önemli. Öğrendim ki... Kendini en iyilerle kıyaslamak değil, kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir. Öğrendim ki... İnsanlarin başına ne geldiği değil, o durumda ne yaptıkları önemli. Öğrendim ki... Ne kadar küçük dilimlersen dilimle, her işin iki yüzü var. Öğrendim ki... Olmak istediğim insan olabilmem çok vakit alıyor. Öğrendim ki... Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek, hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun. Öğrendim ki... 'Bittim' dediğin andan itibaren pilinin bitmesine daha çok var. Öğrendim ki... Bazı insanlar sizi çok seviyor ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor. Öğrendim ki... Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz bazıları hiç karşılık vermiyor. Öğrendim ki... En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz. Öğrendim ki... Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları Kaldırmak icin elini uzatır. Öğrendim ki... İki insan aynı şeye bakıp tamamen farklı şeyler görebilir. Öğrendim ki... Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır. Öğrendim ki... İnsanı insan yapan şey, sadece sevgi ve saygıdır. Öğrendim ki... Aşk kelimesi ne kadar cok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalir. Öğrendim ki... Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtigini bulmak zor. Öğrendim ki... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da ! Öğrendim ki... Ne kadar yakın olursa olsunlar, en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Öğrendim ki... Bazen başkalarini affetmek yetmiyor. Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor.


*alıntıdır*

1 Ekim 2009 Perşembe

Dertli Gönüllere Giren İşte Benim

Hani ünlülere sorarlar ya "Bu mesleği yapmasaydınız ne olurdunuz?" diye. Mesela yarın öbür gün bana sorsalar kati suretle psikolog olurdum derdim artık eminim buna. Niye mi? Çünkü vaziyet aynen şu;


G : - Ayşa'm ya kulağımı deldirmiştm ya ben, şişti şimdi çıkarayım mı küpeyi? Sence ne yapayım? 
C: - Off ayrılcam galiba ben bu çocuktan. Ya çok dengesiz! Sence ne msj atayım şimdi. Ne yazayım mesajda?
B: - Off artık katlanamıyorum Ayşenur. O uzakta ben burada, tahammülüm kalmadı artık. Sen olsan napardın bir post yazsana blogunda bana bu konu hakkında. (bunu biliyorsunuz artık eminim)
M : - Yarın evlilik yıldönümümüz napayım sence (yıllanmış evlilik uzmanıyım sanki ben)
U : - Okulu bırakacağım galiba ben. Sence ne yapayım ?

Ne olduğumu şaşırdım. Güzin ablamı mıyım, yoksa dişi Mehmet Çoşkundeniz miyim bir türlü anlam veremedim.

Ama bildiğim tek bir şey var o da dinlemeyi ve akıl vermeyi çok sevdiğim.