25 Şubat 2011 Cuma

Ne Çabuk Geçtin Şubat

Bu Şubat benim için gerçekten iyi geçti, aynı Şubatın 28 gün çektiğini bilen ve daha az iş günü çalışıp maaşını daha erken alacağına sevinen çalışan kadar mutluyum tam bu ay. Ama ne yazık ki herkese mutluluk getirmedi bu sene şubat ayı. Bu 28 gün, en yakın arkadaşlarımdan birinin rahatsızlığının ortaya çıkması bizi üzerken, bir arkadaşımı eğitim için başka bir ülkeye gitmesiyle ona şimdiden hasret kaldık, diğer bir arkadaşımın da bu ay sancılı geçen ayrılık acısını tatması gibi duygularını da bu ay barındırdı içinde. En az güne sahip ay olmasına rağmen en çok olay da bu ay yaşandı demek hiçte yanlış olmaz.


Özetle kimimiz mutlu olduk, kimimiz mutsuz, kimimiz umutlu, kimimiz huzursuz...





23 Şubat 2011 Çarşamba

Bunu Sevdim ♥






everyone wants happiness,
no one wants pain,
but you cant make a rainbow
without a little rain.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Baba Beni Okuldan Al


Bu satırları ikinci dönemin ilk gününe gelmenin hüznüyle yazıyorum. İlk haftanın pili biter mi insanın, valla benimki çoktan bitti. Hem de daha hafta başındayken. Geçen tatil olan iki hafta neye mi yetti, tabi ki hiçbir şeye yetmedi, yettiremedim. Kime söylesem, "yarın öbür gün işe başlayınca o on beş günü mumla arıyacaksın" diyerek ağız tadıyla isyan bile ettirmiyorlar insana. Bu dönem oldukça yoğun bir ders programım var, başa çıkabilirim umarım.


Bunun dışında 2 Martta "Cam" adlı tiyatro oyununa gidiyorum (z), İzmire geldiğimden beri adam akıllı hiçbir tiyatro oyununa gidemediğimden benim için bu oldukça iyi bir fırsat.

Şimdilik benden bu kadar bir sonraki postta görüşmek dileğiyle, hoşçakalın, dostçakalın :)




17 Şubat 2011 Perşembe

İspanyolcaya 'Dönüş'

Geçen dönem İspanyolca dersi aldığımdan sizlere bahsetmiştim. Hatta zorlanacağıma o kadar inandırmıştım ki kendimi, bu dönem son olsun demiştim. Ancak bu dönem kredi tamamlamak adına İspanyolcanın ikinci kısmını yani, devamını alacağım. Ama bu kez boş günümde alarak böylece kafamı sadece İspanyolcaya verme niyetindeyim. Her dil kadar İspanyolca da çok nankör. Her ne kadar hala İspanyolcanın 'i' sinden anlayacak düzeye dahi gelememiş olsam da moral bozmaya gerek yok.

Neyse ki birçok yeni öğrenen kişi benimle aynı dertten muzdarip, yalnızca ben de değil. Bu dönem sonuna kadar en azından 'anlıyom ama konuşamıyom ben' grubuna dahil olmak tek dileğim.

Ayrıca İspanyolca ve İspanyadan daha da dikkatimi çeken, İspanyollar ve ispanyol filmleri. 'Dönüş' filmini izleyeniniz var mı bilmiyorum ama ilk izlediğimde etkilendiğim filmlerden biri. Penelope Cruz'un oyunculuğunu zaten filmlerini takip edenler bilirler. Esmer güzeli oyuncu, gene her filminde olduğu gibi, hafifmeşrep, çekici ve kendini has özgüveniyle dikkat çekiyor. Bu filmde bir de fedakar anne rolünü üstlenmiş güzel oyuncu.

Eğer sizlerde benim gibi İspanyaya meraklı, ispanyol filmlerini seviyorsanız, hele bir de Penelope Cruz hayranlığınız var ise 'Dönüş' filmini mutlaka izlemelisiniz.




14 Şubat 2011 Pazartesi

Mucizelere İnanır mısınız?


Pek süslü lafları etmeyi beceremiyorum galiba, hele de böyle özel günlerde. Bunun yanında anlamsız da bulurum "hadi bir gün icat edelim de, sevdiğimizi o gün hatırlayalım" anlayışını. Bu sene benim için gene diğer seneler gibi pek de farklı geçmeyeceğine inanıyordum, hatta şöyle demiştim "son bir ay içerisinde birini tanımak, hele de bir birliktelik mi ancak bir mucize.." Adı üstünde mucize ya, başıma gelmez ki benim hiç bir zaman.

Ve bu kez hayat şaşırttı beni, karşıma o "mucize"yi çıkarttı. Erken konuşmayı sevmiyorum aslında bu konularda. Geçmişte yazdığım iki satıra bile layık olmayan insanları düşündükçe pek de şaşırmamak gerek buna. Şuan tek dileğim, umarım bu kez yanılmam ve mucizelerin uzun ömürlü olabileceğine inandırabilir beni.

Son söz olarak, sizlerinde sadece sevgililer gününüzü değil sevebildiğiniz ve sevildiğiniz her gününüzü kutluyorum. En önemlisi de bu ya zaten.




8 Şubat 2011 Salı

Yapılası Anket, Tapılası Javier

Dün hayatımda ilk defa girişimci ruhumu koydum ortaya. Girişimci ruhum diyorum çünkü tanımadığım insanlarla konuşmak hele ki bir de ikna etmeye çalışmak benim açımdan "girişimcilik" kelimesinin tam karşılığı. Ege Üniversitesinde doktora yapan hocamızın doktora tezi için benimde içinde dahil olduğum 10 kişiden yardım istedi. 7 öğrenci, 3 de öğretim görevlisinden oluşan grubumuzla beraber Forum Bornovada dağılarak, anket sorularını orada alışveriş yapan kişilere sorduk. Neyse ki çoğu kişi "boş vakit" doldurmak için orada olduğundan bize vakit ayırmaları çokta zor olmadı. Anket konusu Forum Bornovada yapılan alışverişin ve reklamlarının kişiler tarafından nasıl karşılandığı ve tatmin edici olup olmadığıydı. Bayanların çoğu "alışveriş yaparken dertlerinden uzaklaştıklarını ve kendini unuttuklarını" kabul ederken, erkeklere göre ise alışverişin "ihtiyacımız vardı geldik"ten pek de öteye geçemediğine tanık oldum. Bunun yanında alışverişten nefret eden kadınlara da rast gelmediğim değil. Ama ne demişler istisnalar kaideyi bozmaz. Kısacası benim için çok farklı bir o kadar da eğlenceli bir deneyim olduğunu söyleyebilirim.


Birazda "Biutiful" filminden bahsetmek istiyorum sizlere. Javier Bardem'in oyunculuğunu ve karizmasını dillendirmeye gerek yok zaten. Bazı güzellikler evrenseldir, Javier Bardem de öyle gerçekten. =) Filmin konusunda ise "baba" hatta "koca" olma kavramları ele alınmış. Gerçekten gitmeye değer bir
film, gidiniz, sevdiklerinizi götürünüz efendim. :)






5 Şubat 2011 Cumartesi

Karman Çorman Bir Post

Çarşamba günü sınavlarım bitti ve artık resmen sömestr başka bir deyişle 15 tatile geçmiş bulunmaktayım. Bu boşluktan faydalanmanın en güzel yollarından biri olarak önce kitap okumaya başladım. "Ateşle Oynayan Kız" adlı romana nihayet başlayabildim. Zaten serinin bir önceki kitabı olan "Ejderha Dövmeli Kız"dan önceki postlarımda bahsetmiştim. Kalın bir roman olduğundan kendi kaptırıp bir kaç güne bitireceğimi tahmin ettiğimden 15 tatil gibi bir zaman dilime yayarak kitabı okumak en güzeli.


Bunun dışında daha önce izlediğim ve çokta beğendiğim başrollerini Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio'nun paylaştığı 2008 yapımı "Hayallerinin Peşinde" filmini tekrar aynı zevkle izledim. Çok beğendiğim filmleri en az iki kez izleme taraftarıyım, ilk izleyişte o kadar çok ayrıntıyı kaçırıyor ki insan. Ayrıca zihinde daha iyi yer etmesini de sağlıyor. Film gerçekten çok etkileyici, hala izlemeyenler varsa bence kesinlikle izlemeliler.

Son olarak geçen gün Defne Joy Foster'ın vefatından bahsetmeden geçemiycem. Geçtiğimiz senelerde Star tv ekranlarında "Çat kapı" adlı programını büyük bir zevkle takip ederdim, gene tv8'de çıkan adını şuan hatırlayamadığım bir programı vardı, çokta eğlendirdim izlerken. Vefatını duyunca da gerçekten çok üzüldüm. Bunun yanında Hıncal Uluç'un dün gazete yazdığı yazıya daha da üzüldüm, bir insan nasıl bu kadar çirkinleşebilir. Onun için söylenebilecek en iyi söz "Dinime küfreden müslüman olsa" olur bence, herkes Hıncal beyinde ne mal olduğunu gayet iyi biliyor çünkü.




2 Şubat 2011 Çarşamba

Yol Arkadaşıma İthafen

Bugün en yakın arkadaşlarımdan biri olan Duygu için hep beraber önce yemek yedik ve ardından bir yerlerde birşeyler içmeye gittik. Duygu önümüzdeki dönem Erasmusla Belçikaya gidiyor. İlk yurtdışı deneyimi ve bunu Erasmus aracılığıyla gerçekleştirdiği içinde gerçekten çok şanslı. Hem kendi geliştirmesi hem de kariyeri için en güzel deneyimleri yaşama şansını elde eden nadir insanlardan biri de aynı zamanda.


Adı gibi Duygulu Duygu. Kendide bunu söylüyor hep. Ailesinden ilk ayrılışı, yuvadan ilk uçuşu, bu yüzden buna dair bazı endişeleri var. Ama bu sıkıntının onu en fazla 1 ay süreceğine adım gibi eminim ben. Çünkü ben Duygunun duygusallığının arkasında çok güçlü bir kız olduğunu biliyorum. Kanatlarını açacak ve uçmayı öğrenecek, ardından uçmanın tadına varacak... Ve de kendi ayakları üzerinde durmanın mutluluğuna...

O benim yol arkadaşım tüm bunların yanında. Çekilmez metro yolculuğunu, çekilir hale getiren nadide kişi. İstanbul gezisi, ispanyolca dersleri birçok yerde beni yalnız bırakmayan, birşey anlattığımda tüm samimiyetinle beni dinleyen çok iyi bir arkadaş, kadim dost.

Onun gibi olmak isterdim ama ne yazık ki onun kadar cesaretli olamadım hiç bir zaman. En güzel yaşında olduğun ve üniversite yaşamını kaç defa tadacağın düşünülürse kaçırılmıycak bir fırsat, birçok şeyi göze de almaya değer.

Ve son olarak, Duyguya iyi yolculuklar diliyor ve önüne gelen bu fırsatın her anının tadını çıkarmasını gerektiğini ona herkes gibi bende tavsiye ediyorum. Yol arkadaşım iyiki varsın, seni seviyorum...