30 Nisan 2011 Cumartesi

Eve Gelen Misafir Hanım Teyze

Annemin uzun zamandır tanıdığı bir arkadaşı geldi geçen gün bize. Hala da bizde, ne zamana kadar kalır faili meçhul. Annemden yaklaşık 10 yaş büyük olmasına rağmen annemden oldukça farklı. Bir kere misafir hanım teyze tam bir bilgisayar bağımlısı. Kendisine yeni laptop almış, sabahlara kadar internette fink atıyor. Annem ise o esnada televizyondaki dizilerle haşır neşir tabi. Neyse ki annem klasik Türk annesi türüne mensup. 'Bu akşam benim dizim' var klasik cümlesini sarfeden familyadan. Misafir hanım teyze nette sürekli okey oynuyor hatta bana facebook hesabı aldırdı iki gün önce. Çokta sevdi facebooktaki videolarını izliyor, sürekli onlara gülüyor. Bunun yanında bir de telefon bağımlılığı var. Sürekli kızı ve eşiyle konuşuyor. Hem de gece yarıları falan. Benim mi içim geçmiş misafir hanım teyzenin mi ruhu genç çözemedim. Misafirhanım teyzenin maceraları şimdilik bu kadar, devam mı gelir mi bilinmez... Bekleyip görücez.





21 Nisan 2011 Perşembe

El Ataydım da Sana İki Yazı Yazaydım

Bunca koşuşturmanın arasında bir el atıp bir şeyler yazamadım sana. Bu süre zarfında muhabirlikten tutun da, gezi fotoğrafçılığına, sınav ameleliğine kadar her şeye el attım. Geçen gün 'Yeni gün' (İzmir gazetesinde) benim muhabirliğini yaptığım haber çıktı. Her ne kadar İzmir sınırları içinde okunan gazete olsa bile insan kendi adını gazetede haber altında okuyunca ister istemez böbürleniyor. :)

Bu süre zarfında memleketime birkaç günlüğüne dahi olsa gittim. En yakın dostumla vakit geçirdim. Bunca hengamenin arasında sıcacık dost sohbeti ilaç geldi diyebilirim.

Son olarak dün Kemeraltı Kızlarağası'na gittim. Meşhur köftesi ve fincanda pişen türk kahvesini es geçmedim tabi. Sınıfça giderek, Kemeraltı'nı semirdik. Uzun süredir gitmemiştim ve 23 nisan üstü Malezya başta olmak üzere değişik ülkelerden gelen çocukların dans gösterilerine tanık oldum.

!!Foto ne alaka diye hiç sormayın şu anki ruh halimi yansıtıyor, acıkma saatlerim. Ben bu saatlerde hep buzdolabı ve civarını arşınlarım.








14 Nisan 2011 Perşembe

Kendimi Uzaktan Seyreder Gibi

Herkes facebookta mutlaka kendi adından ve soyadından olan insanlara bakmıştır. Bende iki sene önce kendimle aynı ismi paylaşanlara bakarken, onlardan birini ekledim. Nasıl bir psikolojiyle yaptım o an inan hiç bilmiyorum. Benden 3-4 yaş büyük ama fiziksel açıdan da çok farklı değiliz aslında Ayşenurla. İletişim bölümden mezun olmasa da şuan bir iş yerinde iletişim departmanında çalışıyor. O da koç burcu. Tesadüflerin ardı arkası kesilmiyor yani. Benim gibi miyop sorunu yüzünden lens kullanıyor. Hatta bir ara o da renkli lens takmaya heves etmiş falan. Kendimi karşıdan izler gibi oluyorum ona baktıkça. Diğer bir farkımızda onun Karadenizde yaşaması ve oralı olması.


Hatta bir gün facebook üzerinden konuştukta birkaç kez. Oldukça sıcak bir kız. Hayatımda ilk defa konuştuğum insana karşı sanki senelerdir tanıyormuşum gibi his beslemek hayli enteresan. Benim bir gün yolum Giresun'a düşerse, onunla gerçekten tanışmak çok istiyorum. Ya da onu olduğum şehirde misafir etmek. Tek emin olduğum şey ise, eminim birbirimize hiç yabancılık çekmeyeceğimiz.



11 Nisan 2011 Pazartesi

Stajyerlikte Yapılır, Badana da Boyada


İnanması zor ama şimdilik tüm vizelerim ve ödevlerim bitti. Şimdi de kendime staj yeri bulamamayı dert edindim, en son şikayet ediyordum. Ve hala aynı yerdeyim. Millet her yeri parselleye dursun ben hala birilerinin bana dönmesi derdindeyim. Kapı kapı gezip gidip 'stajyer lazım mıydı ağabey?' diye sorucam o olacak yani. Zorunlu olmasa gene er geç bir yer olur diyeceğim ama zorunlu olunca dert oluyor içime yahu!

Bu arada baharın gelmesi ve havalar düzelmesi de diğer mutlu edici nedenlerinden biri. Papatya falı bakma mevsimi geldi artık. Seviyor mu, sevmiyor mu diyerek cevabını papatyalarda aramak. Seviyor çıkıyorsa anlamsızca sevinmek, eğer sevmiyor çıktıysa alt tarafı fal ya nolcak deyip kestirip atarsın. Daha sonrada oturup bu şarkıyı dinlemek. :))

Şimdilik benden bu kadar, hoşçakalın :)





10 Nisan 2011 Pazar

'Black Swan'

Uzun süreden beri izlediğim en etkilendiğim filmlerden biriydi 'Black Swan'. Filmi ancak geçen gün izleme fırsatı buldum. Natalie Portman'ın oyunculuğuna bayılırım zaten, bu filmde de rolünün hakkını vermiş. Filmi henüz izlemeyen blogger-ı aleminler film tez zamanda izlene!!




5 Nisan 2011 Salı

Darlardayım, Ahlardayım

Bugünden itibaren sınavlarım başladı. Karınca kararınca ve de yettiği kadar çalışarak ama facebook Cityville'mı ihmal etmeden, Ali kaptana bakmayı es geçmeden geçiriyorum bu haftamı. Vizelerde batırıp, finallerde toparlayanlardanım yapacak birşey yok. İşin aslı çalışmaya alışkın değilim, hazırlıkla beraber katlanan 1 senemle 4 senemi geçiyorum okulda. Mezun olunacakmış tam da bu sene, okulda bıktım ve de sınavlardan. En çokta hatip gibi sürekli birşeyleri iki gün sonları unutucağımı bile bile ezberlemeye usandım.


İsyana başlamışken 188 18'deki taverna şarkıcı tipli o adama, paylaşa konuşa popüler hale gelen ve televizyonun fenomeni haline getirilen Nihat Doğan'a edecek iki çift lafım var elbette, onlarda alacak nasibini. 118 18'in ses telleri kısılsın bir daha şarkı söyleyemesin, Nihat Doğan gittiği o adada ilelebet kalsın hatta tsunami alsın götürsün inşallah..

Tüm bedualarım bittiğine göre sanal dünyamdan ayrılıp hayatın gerçeklerine dönüş yapmam lazım, hoşçakalın :)