25 Mayıs 2012 Cuma

Mezun Oluyorum He He Hey!



Uzun zamandır hatta yıllardır beklediğim an geldi çattı sonunda.

Koca beş yılı devirdim, mezun oluyorum ama okul kayıt zamanlarım dün gibi aklımda. Babamla Bandırma'dan kayıt için gece otobüsüne binip sabah 7'de İzmir'de olmamız. Okul kayıtlarının 10'da başlamasına karşı bizim daha 8'de okulun bahçesinde olmamız. Kantinde gördüğüm ve her hallerinden paralı okuyacakları belli olan sarışın tikky kız ve çocuk. Kayıt haftası nedeniyle kantinde bize ücretsiz çay ikram etmeleri. (5 yıl boyunca içip içebileceğim tek bedava çaymış meğer) Ardından okulda kayıt sırasına girmemiz, herkes deste deste okul taksiti verirken babamın bursu okuyacağım için büyük risk aldığını düşünerek etrafımızdaki velilere attığı gergin bakışlar.

Apar topar öğretmenevine giderek o akşam kalacağımız odamızı ayarlamamız. Havanın Eylül olmasına rağmen çok sıcak oluşu. Okulda çıkıp Alsancak'a dolmuşla gitmemiz. Babamın kaybolmakta korkarak dolmuşta pür dikkat yolu izleyişi. Ardından yurt bulmak için apar topar yollara düşmemiz ve soluğu Ege kampüsünde almamız. İlk adresimizin devlet yurdu olması. Başvurduğum devlet yurdu başvurumun kabul olmasında sevinirken devlet yurdunu gezince mutluluğumun kursağımda kalması ve dumur olmam. (8 kişilik ışıksız karanlık odalar, çökmüş yataklar, üstünde etiket lekeleri kalmış demir dolaplar) Sonra devlet yurdu fikriden vazgeçmemiz. Ege kampüsünde yediğimiz hamburger ve kola. (dün ne yedin diye sorsan hatırlamam yalnız) Ne kadar yürüdüğümüzü hatırlamasamda zar zor özel yurt bulmamız ve yurdu gezmemiz. Akşam öğretmen evinin bahçesinde yemek yememiz. Akşamsa o yorgunlukla erkenden sızmamız.

Anlatınca bile duygulandım vallahi. Beş yılın bana kattıklarına bakacak olursam yaşadığım tecrübelerin verdiği olgunluk ve saçımdaki beyaz tutamların sayısını gösterebilirim sanırım. 

Şimdi ise artık mezun konumundayım. Bu hafta derslerim bitti ve geriye iki hafta boyunca sürecek finallerim kaldı.  Temmuz'da ise mezuniyet törenim var. Okulu ne denli özlerim bilmem ama arkadaşlarımı (arkadaşlıkları değil) ve okulun verdiği rahatlığı özleyeceğim kesin.



20 Mayıs 2012 Pazar

Film Tavsiyesine Devam...


Geçtiğimiz günlerde iş yerinde bahsi geçen "Cast Away" (Yeni Hayat) filmini henüz izleyemememin yarattığı muhabbete Fransız kalma durumu ve boş vakit bulmamın da verdiği fırsatla filmi nihayet az önce oturup izleyebildim. Film başlarda biraz sıkıcı, ortalarda merak uyandırıcı ve o kadar da gerilimli sonlara doğru umutlandırıcı, en sonunda ise dram (kadın yaklaşımıyla ağlak). Öyle ki iki saatten fazla süren filmin son yarım saatinde içim şişti ağlamaktan. Tom Hanks'ın oyunculuğuna bir kez daha gıpta ettim. Filmi izlemeyenler için biraz bahsetmek gerekirse ıssız adada kalan Chuck'ın yaşam mücadelesini ele alıyor.Klasik hikaye diyerek filme önyargıyla yaklaşanlar izledikleri aslında hiç de öyle olmadığını görecekler. Ayrıca filmdeki ürün yerleştirmeleri başta can sıksa da zamanla alışıyor insan.

Filmde en çok hoşuma giden diğer şeyse, Chuck'ın Wilson'la (kendisi voleybol topu olmakta) yaşadığı büyük arkadaşlıktı. Ben de eşyalarıma manevi değerler yükleyen ve odam çöpten geçilmeyecek seviyeye gelene kadar eşyalarımın çoğunu atmaya kıyamayan biri olduğum için çok hak verdim Chuck'a.

Fazla ipucu verip filmin konusunu açık etmeye gerek yok. Hala izlemeyenler varsa mutlaka izlesinler, ciddi bir tavsiye mutlaka değerlendirin derim.



13 Mayıs 2012 Pazar

Bugününüz Kutlu Olsun


Bugün yüksek lisans hayali kuranların önümüzdeki sonbahar dönemi için umutlarını bağladıkları ALES sınavının gerçekleştiği gün.

Bugün ALES sınavında anahtar, cüzdan ve bozuk paralarını nereye bırakması gerektiğini kara kara düşünenlerin günü.

Bugün anneye sahip olanların anneye sahip olmasının mutluluğunu yaşadığı ve annelerine olan minnetlerini annelerine sunduklarını gün.

Bugün çiçekçiden anneye, eşe, anneanneye ve babaanneye çiçek almak için sağlam bir bahanenin olduğu bir gün.

Bugün annesini kaybedenlerin de unutulmaması gereken ve en çok da anneler gününü gönlünce yaşayamayanların günü.

Bugün iyi ki doğurmuşum lafını bir kez daha sarfeden ve eserlerine gururla bakan annelerin günü.

Bugün öğrencilerin, öğretmenlerin, annelerin, anneannelerin, annelilerin, annesizlerin günü, herkese kutlu olsun.



8 Mayıs 2012 Salı

Adını Ergen Koydum


Ergenlerin sahip olduğunu potansiyel gerçekten beni çok korkutuyor. Özellikle de ergen kızların. Yakınmamın temel sebebine gelecek olursan bugün okulda yaşanan söyleşiyi örnek verebilirim. Okulumuzun bahar şenliği için Atiye'yi getirdiğini daha önceki yazımda söylemiştim. Konserin yanında söyleşiler de vardı bahar programında. "Adını Feriha Koydum" dizisinin bazı oyuncuları ağırlandı bugün okulda. Malumunuz genç ergen kızlarımız aralarında bu aralar "Adını Feriha Koydum"un Emir'i Çağatay Ulusoy pek popüler. Önceden okulumuz söyleşisine Çağatay Ulusoy'un geleceğine dair hiç bir bilgi gelmemesine karşı okulumuz her ihtimali göze alarak gelen liseli kızların izdihamına çoktan uğramıştı bile. Nereden duydular, nasıl dersten kaçıp geldiler bilemiyorum. Okulun kapısından alınmayan ve kapı önünde ağlayan liseli kızlar mı dersin yoksa içeri girebilmeyi becermiş ve birbirlerini çiğnemekle meşgul liseliler mi. Söyleşiye zar zor girdikten bu kez sırada söyleşiyi atlatabilmek kalmıştı. Okul görevlileri toplamda bir saat sürecek söyleşinin ilk yarım saatini ergen kızların çığlıklarını bastırmaya çalışmakla geçirdiler. Soru sormak yerine "aşkım seni çok seviyorum" diye mikrofona bağırmayı tercih edenler kızlarımız da vardı tabii. Biz çocuğunuz ablası yaşında olduğumuzdan bize Çağatay Ulusoy pek bir toy geldi. Hele de Barış Kılıç gibi biri varken Çağatay'da kimmiş yahu demeden duramadık.

Vaktinde bizde ergen olduk ama konserde falan bağırırdık en fazla. Zaten bağırdığımız kişilerde Duman, Manga vesaire gibi rock konserleri olurdu. Bağrışmalarımız müzikle kaynar giderdi. Söyleşide bağırmanın anlamını ise çözebilmiş değilim henüz.

Velhasıl dün Keremcem, bugün Çağatay Ulusoy yarın bir başka birisi olacaktır mutlaka. Ergen kız direnişi ve platonik sanatçı sevdası bugüne kadar engellenemedi, engellenebilecek gibi de gözükmüyor.