30 Nisan 2013 Salı

Gitsem mi, Kalsam mı?

Her İstanbul dışında üniversite bitiren kişinin aklındaki en büyük soru işaretidir; Gitsem mi, kalsam mı? Bir yandan okul yıllarına ev sahipliği yapmış ve artık yarı memleketin olarak benimsediğin şehri bırakmak ihanet etmek gibi gelir, diğer yandan hep bir acabayla yaşamanın varlığı yapışır ensene. İstanbul'a gitsem acaba tutunabilir miyim, gitsem acaba verilen maaşla karnımı doyurabilir miyim, yabancı bir şehirde çevre edinebilir miyim bla bla. Kaldığın şehir işsizlikle sınar seni, gideceğin şehirse kalabalık ve bilinmezlikleriyle boğar.

Ben bu yazımda birçok İzmir'de üniversite bitiren ve okul bittiğinde ise bu karmaşanın içinde kendini bulanlara tercüman olacağım. Çünkü ben de sürüncemede kalmış, hep bir 'acaba' ihtimali beyninde yer etmiş birisiyim. Geçtiğimiz hafta biraz kafa dağıtmak biraz da okul sonrası büyük denizde boğulmak uğruna İstanbul'a aylar öncesinde kaçan (hem de can havliyle) okul arkadaşlarımla görüşmek için İstanbul'a gittim. İstanbul her zamanki İstanbul. O meşhur trafiğine pek denk gelemesem de 3 günlüğüne dahi gitsem, cebindeki son kuruşa kadar yola harcamak zorunda kaldığın pahalı şehir İstanbul. Ardından maceraperest ruhlu, İstanbul'da büyük reklam ajanslarında çalışmaya başlayan arkadaşlarımla buluştum. Hani büyük denizde boğulmak demiştim ya arkadaşlarım çırpınmaktan vazgeçmiş yatay pozisyonda denize uzanmış bir kurtarıcı bekliyor gibiydiler. Hani ya öleceklerdi, ya da su yüzüne yükseleceklerdi. Yorucu uzun çalışma saatleri, aradan 7-8 ay geçmesine rağmen hala stajyer şartlarına dahil olmak ve stajyer muamelesi görmek vs. vs. Bunların yanında yurt kirası, yol parası, aileden uzakta olmanın ve bu saate sonra geri dönememenin verdiği gururun yarattığı manevi işkence. Yanısıra keşke İzmir'de kalsaydım pişmanlıkları.

Sonuç olarak İstanbul'a gitmek de bizim gibi yeni mezun ve henüz ham olan bizler için iyi bir çözüm gibi durmuyordu. Canlı örnekleri ise karşımda capcanlı duruyorlardı. Tamam, harika bir şehir, her semti tarih kokan mekanları barındırıyor. Ama diğer yandan daha iki adım ötedeki yere gidemeyen ve İstanbul hayatları sadece güneşin doğuşu ve batışını görmekten ibaret insanlar duruyor. İstanbul'un tadını çıkarabilmek için az çalışıp, çok para kazanmak gerek. Öyle mesleklerde genelde pek yasal yollarla geçinmekle olmuyor.

Özetle, bizim sektörde durumlar böyle. O yüzden ben bir süre daha kendi yağımda kavrulmaya karar verdim. Daha iyi fırsatlar çıkana kadar. Benim gibi hala aklının bir köşesinde soru işareti olanlarla birlikte hakkımızda hayırlısı!




16 Nisan 2013 Salı

Yüksek Yüksek Topuklar


Bu sefer anlatıp çıkacağım mevzu okuduğum kitapla alakalı. Sadece okumak demeyeyim, resmen azar azar sindirdim kitabı. Kitabın adına gelirsek 'Yüksek Topuklar', Murathan Mungan'dan. Genelde birçok kitabı okumadan ya da filmi izlemeden kitabın veya filmin isminden kafamda bir senaryo oluştururum. Ve o senaryo hiç bir zaman umduğum gibi çıkmaz. Aşırı klişeler dışında daha filmin başından sonunu pek kestiremeyenlerdenim.

Bu kitapta da öyle oldu. Yazar erkek, ismi de kadına dair bir obje olan topuklu ayakkabı ve onun topuğu olunca, kesin ideolojik bir kitap bu dedim. Ataerkil toplumda kadın ve cinsel ayrımcılık, topuklu ayakkabıyla oluşturulan fetişizm, topuklular üzerindeki metropol kadınları, çalışma hayatında kadın falan filan. Meğer işin aslı çok farklıymış. Nermin adında 40 yaşın üzerinde bir bekar kadının hayatı konu alınıyor kitapta. Konular öyle anlatılmış ki bir erkeğin kaleminden bu kadar kadınca çıkması hayli ilginç. Bir erkeğin kadının özel günlerinden tutun, kadın hemcinsleri arasında yaşadığı duygusal gerilimleri bu kadar kadınca yansıtabilmesi beni hayrete düşürdü. Annelik, bekarlık, aşk, ihanet, iş hayatında yaşanan durumlar... Hepsi kadına dair ve tek bir kalemden çıkma. Birçok kişi karaktere Bridget Jones yakıştırmalarında bulunsa da konuca daha dobra ve çok daha samimi. Öyle ki kitabı okurken yer yer ağlamaklı, yer yer mutlu oldum. Kitap içine beni çoktan almıştı.

İşin diğer bir ilginç yanı böyle dişi bir kitabı erkek arkadaşımın tavsiyesiyle almam. Ki normalde okuduğumuz kitapların tarzları da pek uymaz.

Özetle hala okumayan varsa muhakkak okumalı bu kitabı, hemcinsini /  karşı cinsini tekrardan keşfetmek için iyi bir fırsat.




4 Nisan 2013 Perşembe

Shapes ile Pilatesi Keşfediyorum


Bir önceki yazımda Shapes Kıbrıs Şehitleri Şubesi'nde yaşadığım piloxing deneyiminden bahsetmiştim. Blog yazısı ve fotoğraf paylaşımlarından sonra 'zaten zayıfsın ne gerek vardı ki spora gitmene'den başlayarak , 'ihtiyacın yok ki spora' kadar varan yorumlar aldım. Bu yorumların çoğunun azıcık etine dolgun eş dosttan aldığımı söylememe gerek yok sanırım. Maalesef ki Türkiye'de yaşıyorsanız spora gitmeniz için ancak yumurtanın kapıya dayanması gerekiyor. Kimse ciddi selülit, çatlak, fazlalık problemleriyle karşılaşmadan spor merkezinin kapısından girmiyor. Halbuki o aşamaya kadar önlem alınsa sonradan hayıflanmaya hiç gerek kalmayacak. Ve en önemlisi de sağlıklı yaşam için kendi bedenimize bakmamız şart. Çevremizdekiler için değil, kendimizle barışık olmak ve kendimize saygı duymak için. Aksi halde biz kendimize saygı duyamazken, başkası nasıl duysun ki!

Neyse konu fazla uzatmadan bu kez dün denediğim Pilates deneyiminden bahsedeceğim sizlere. Piloxing'ten arda kalan vücudumun et kesmiş (nasıl bir tabirse!') haliyle bu kez Pilates sporunu denemek için Shapes Kıbrıs Şehitleri şubesine yollandım. Daha önceki seansa nazaran daha rahat edeyim diye bu kez eşofman altı yerine tayt giydim. Daha rahat geçen bir seans oldu benim için. Isınma hareketi ile başlayan seans ayakta yapılan hareketlerle sürdü. Ardından pilates topu ve minder hareketleri ile devam etti. Pilates topu daha önce evime de almıştım zaten ancak top bile beni heveslendirmeye yetmemişti. (eski yazım burda!) İki gün yapmış sonra bırakmıştım. Top hala şişik vaziyette odamda yuvarlanıp durmakta. O nedenle spor salonunda yaptığım pilates epey bir kontrollü oldu benim için. Kaytarma şansım yoktu. Hareketlerde yer yer acemilik çeksem de pilates hocası epey bir yardımcı oldu. Her pozisyonu tane tane açıkladı, hareketleri gösterdi. Seans esnasında ise bu kez şu kareler takıldı objektiflerime. Fotoğraftaki siyah tişörtlü olanın ben olduğunu söyleyeyim, siz de pilates yapmadaki azmimi görün ve çabamı anlayın. :)

Sonuç olarak geçtiğimiz son üç gün spor anlamında ciddi yol katettim. Shapes Turkey ve Shapes Kıbrıs Şehitleri'nin de büyük payı var tabii bu ilerlemede. Tüm bunlar olurken tüm bu spor sürecimse Shapes Kıbrıs Şehitleri Facebook sayfasında yer aldı. Sayfayı beğenerek, marka ile ilgili tüm duyuru ve bilgilerden haberdar olabilirsiniz. Facebook sayfası için buraya tık!

Ayrıca size ufak da ipucu vereyim. İleride Shapes Kıbrıs Şehitleri Facebook sayfasında yapmayı düşündüğümüz kampanyalar yer alacak. Belki de bu kez piloxing ve pilatesi deneyimleyecek kişi sen olacaksın.

Dip not: Aklıma gelmişken eğer benim gibi ayaklarınız düz tabansa mutlaka spor ayakkabıyla sporunuzu yapın, ben bunu en başta bilmediğimden ayakkabısız yapınca ayaklarımın tabanları epey bir rahatsız oldu.


2 Nisan 2013 Salı

Shapes ile Piloxing'i Keşfediyorum


Hikayeme geçmeden önce hikayemin oluşmasında ev sahipliği yapan Shapes Turkey'den biraz bahsetmek istiyorum. Shapes Amerika, Asya, Afrika ve Avrupa'da 14 farklı ülkede hizmet veriyor. 2008 yılında bu yana ise Shapes Turkey olarak Türkiye'de hizmet vermeye başlamışlar. Ve de konsept sadece biz kadınlara özel. Erkek ve kadınların aynı salonda spor yapmasından hoşlanmayan biri olarak sadece kadınların bulunduğu bir ortamda spor yapmak fikri bende rahatlık düşüncesi uyandırdı. Özellikle de bayanların üst katta spor yaptığı spor salonlarında, üst katta çıkmak için birinci katta spor yapan erkeklerin önünden geçmek zorunluluğu ve onca erkeğin bakışlarını üzerimdeymiş gibi hissetme durumu hiç eğlenceli bir durum oluşturmuyor. Hem karşı cinsin terler içinde kas yapma veya devasal göbeklerini eritme çabalarını birebir gözlemlemek karşı cinstten soğumaya da neden olabiliyor uzunca bir süre.

Ardından Shapes Turkey'in Alsancak Kıbrıs Şehitleri Şubesi'ne görüşme ve ön bilgi almak için gittim. Hayatımda spor salonuna adım atmamış biri olarak hem deneyim günlerinde bulunup spor yapabileceğimi kendime ispatlamak hem de spor salonu havası solumak istiyordum. Ve de blog için ayrıca deneyim kazanıp, paylaşımda bulunmaktı diğer bir amacım da. Kıbrısşehitleri şubesinde dört çeşit egzersiz alternatifi varmış. Piloxing, Pilates, Shapes 30 dakika'lık Egzersiz Sistemi ve Personal Training. Benim en çok ilgimi Piloxing çekti. Piloxing sadece Shapes Turkey salonlarında yapılan bir egzersiz. Los Angeles sporu olarak da bilinen spor, Victoria's Secret modelleri ve Hillary Duff başta olmak üzere birçok tanınan dünya starı tarafından yapılıyormuş. Bu nedenle ilk olarak Piloxing'i deneyimlemeliyim dedim. Dün ise deneme seansına katıldım. Ağırlıklı olarak kol ve bacak hareketlerinden oluşan Piloxing egzersizleri aslında tüm bölgeyi çalıştırıyor. Kalça, basen ve  karında hareketleri yaparken acıyı ve yağların erimeye başladığını hissediyorsunuz. Piloxing kas çalıştırmasını, boksun güçlendirmesini, dansın eğlencesi ve duygusallığını ve yüksek enerjili kardiyo çalışmasını da bünyesinde barındıran tek bir program aynı zamanda. Tam bir saat boyunca süren egzersizler boyunca sayılı çıkaramadığım spor hareketleri yaptık içinde minder hareketleri de dahil olmak üzere. Piloxing hocası ise çok güleryüzlü ve destekleyiciydi sağolsun. Bir saat boyunca hem fiziken hem de moralman destekledi bizleri.

Vücudum oldukça ham olduğu için bir zaman sonra nefes nefese kaldım ancak toparlanıp kaldığım yerden tekrar devam ettim. Spor sonrası ise benimle birlikte spor yapmaya gelen diğer arkadaşlarla ve hocamızla birlikte anı ölümsüzleştirdim. Fotolar burada!

Çarşamba günü ise bu kez pilates deneme seansına katılacağım. Bacak ve kollarımın ince olduğunu ve asıl eritmem ve şekillendirmem gereken bölgemin kalça ve göbek bölgesi olduğunu düşünürsek pilates benim için daha bir uygun gibi geldi. Daha önce pilates topu alıp, evde pilates yapma hevesimden kısaca zaten bahsetmiştim. Heves diyorum çünkü başımdan biri olmadan pilates ve türevi tüm egzersizleri yapamıyorum. Yürüyüş de buna dahil. Yanıma bir yoldaş, bir gaza getiren arıyorum.

Şimdi iyi güzel, Piloxing'ini yapmışsın da ücretler ne alemde dediğini duyar gibiyim. Aslında fiyatlar oldukça uygun. Her ay bir eksik kıyafet alarak çok rahat verilebilecek ücretlerde.

Şimdilik Piloxing maceram bu kadar. Perşembe günü Pilates maceram ile karşınızda olacağım. Ayrıca bahsetmediğim Box ve Kardiyo egzersizlerinden de söz edeceğim.Takibimde kalın!