Soğukların yavaş yavaş kendini göstermeye başladığı şu günlerde ise sahil, kumsal gezmek düşüncesini yavaş yavaş rafa kaldırılırken, bataniye altında film ve dizi izleyerek, (ki bir de sevdiğinleyse tadından yenmez) sakin geçirilecek günler ise geldi bile.
Bu yazımda ise soğuk gecelerde size arkadaşlık edecek ve sizleri sürükleyecek iki dizi tavsiye edeceğim. Biri 'Orange is the New Black'. Konu itibariyle biraz kadınlara yönelik denilebilecek bir dizi. Sebebi ise dizinin kadın koğuşunda geçen olaylardan oluşması. Kadın koğuşu dediysek yerli 'Parmaklıklar Ardında' dizisi kadar arabesk ve iç karartıcı değil. Piper adını taşıyan genç kadının on yıl önce işlediği bir suçtan hapis cezasına çarptırılması ve Piper'ın tüm bu olaylardan bir haber olan nişanlısı Jason'ın hayatındaki gelişen olayları konu alıyor. Film şuan için bir sezon çekildi yani başlarsanız çok rahat bitirebilirsiniz. IMDb puanının 10 üzerinden 8,6 olduğu düşünülürse bu dizinin arkasının geleceğine bahse girerim.
Suburgatory ise geç keşfettiğim cevherlerden. İki senelik bir geçmişi var çünkü. Olaylar baba ve on beş yaşındaki kızının (Tessa) odasında açılmamış prezeratif bulması ile başlıyor. Bu durum üzerine baba kızını da alarak, apar topar New York'tan, Chatswin adı verilen küçük (diziye göre varoş) bir semte taşınıyor. Büyük şehir insanlarından sonra yeni taşındıkları şehirdeki insanların yaşayış biçimleri ve tavırları ise oldukça ilginç. Dizide genel olarak çok ciddi konular işlenmiyor, beyni yormayan, çerezlik bir dizi kısaca. Bu arada başrol babanın çok karizmatik olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Şimdilik dizi önerilerim bu kadar. Sizin de tavsiyelerinizi bekliyorum.