12 Kasım 2013 Salı

Blog Yarışmalarının Adaletine İnanmamak


Çoğu blog yazarlarının ve takipçilerinin bildiği üzere her sene Bumerang, Turkcell B.Ö.! (Blog Ödülleri) başta olmak üzere birçok blog yarışması biz blog yazarları için arena olma niteliği taşıyor.  Bugüne kadar Turkcell B.Ö.!'ye bir kez, Bumerang'a 'En Tarz Blog' kategorisinde de iki kez katıldım. Bu yıl da dahil olmak üzere ise artık katılmama kararı aldım. Bu sebebi ise ben de içinde dahil olmak üzere birçok blog arkadaşımın yarışmalarda uğradığı haksızlık ve mağduriyet.

Örneğin Bumerang. Bumerang yarışmasının mantığı bilindiği üzere telefon mesajı (sms) sistemine dayanıyor. Özetle en çok eşe dosta ve en çok operatöre sahip olan kişiler yarı finale kalıyor. O nedenle finale kalanlar arasında içerisinde doğru düzgün içerik dahi yer almayıp, on, yirmi blog takipçisine sahip ve iki, üç aylık bir geçmişe sahip bloglar da bolca yer alıyor. Bu da bu işe emeğini ve senelerini vermiş bir çok blog yazarının yarışmanın taa en başında değerlendirme aşamasına dahi gelmeden elenmesine neden oluyor. Ayrıca blogspot uzantılı bloglar ne yazık ki bu yarışa bir sıfır yenik başlıyor. Çünkü kazanan yarışmalar hep .com uzantılı. Diğer yanda İletişim Fakültesi öğrencileri arasında her sene düzenlenen Aydın Doğan Genç İletişimciler Yarışması'nın blog kategorisinde de farklı bir durum söz konusu değil.

Özetle aldığım kararla artık hiçbir blog yarışmasına katılmayacağım. Çünkü hakkaniyet konusunun varlığına inanmıyorum. İzleyicilerden gelen öneriler ve beğenilerin en büyük mükafat olduğu kanısındayım. Ama oy isteyenleri seve seve desteklerim orası ayrı. Bu da böyle biline!


5 Kasım 2013 Salı

Human Body Exhibition'ın Ardından


İzmir'de yaşayanlar bilirler. Her ne kadar büyük şehirlerin içinde yer alsa da kültürel etkinlik açısından bir İstanbul'la karşılaştırılamaz İzmir. Tiyatro,sergi ve konserler sıklıkla gerçekleşmez. Gelen tiyatro oyunu, konser ve benzeri etkinliklerin biletleri de çok çok önceden tükenir. Bilet bulmak epey sıkıntıdır, gitmek isteyenler için. Bilet konusunda en dakikler emeklilerdir. Ondandır ki İzmir'de tiyatro, konser,opera gibi etkinliklerde ağırlıklı olarak elli yaş üstü insanların çoğunluğu dikkat çeker. Muhtemelen bunda bol olan boş vakitlerini değerlendirme, kalan ömrü daha kaliteli/verimli geçirmeye karar verme fikri hakimdir.

Konuyu fazla dağıtmadan geçtiğimiz günlerde İzmir'e gelen ve halen büyük ilgi görmeye devam eden Human Body Exhibition sergisinden bahsedeyim. Ben de bu sergiyi önce arkadaş çevremden, ardından kurstaki hocaların birinden duymuştum. Kime sorsam, gitmemi tavsiye ediyordu. Serginin konusu insan anatomisi idi. Sergiyi ilginç kılan ise sergide yer alan organ, doku, kas, iskeletlerin tamamen gerçek bir insana ait olması. 

Serginin aslen Çin'den gelmesi de ayağımıza kadar gelmişler, gidip görmek lazım algısını da beraberinde getirmişti. Tam o esnada blog yazarlarının sergiye ücretsiz katılım gerçekleştirebileceklerini de duyunca dedim bu fırsat kaçmaz! Teoride insan anatomisinden bahseden Biyolog/ Biyoloji öğretmeni bir baba ve her gün uygulamada organlarla içli dışlı olan Ameliyathane hemşiresi bir annenin kızı olarak benim bu sergiye katılmam boynumun borcu gibi bir şeydi.

Ve dün nihayet katılım gerçekleştirdim. Ve iyi ki de gelmişim dedim. İzin verilen bölümler içerisinde birçok fotoğraf bile çekme fırsatım oldu.

Kısaca bilgi vermem gerekirse; toplamda ikiyüzden fazla insan dokusu örneğini inceleme fırsatını Human Body Exhibition sayesinde yakalıyorsun. İskelet, Kaslar, Sinir Sistemi, Sindirim Sistemi, Boşaltım ve Üreme Sistemleri gibi birçok bölümün içinde yer aldığı toplam dokuz bölümden oluşan sergi, insan vücudu mucizesini görsel ve gerçek örnekleriyle birebir görme imkanını sunuyor. Benim ilgimi en çok çekenler; kalp, beyin (inme inen), damarlar, kaslar, cenin, kadın rahmi ve ruhen olmasa da bedenen karşımda organlarıyla duran iskeletler oldu. Kadavraların tümü Çinli olduğundan çekik gözleri, minyon el, ayak ve boyları ile bizi izliyor gibiydiler. Sergi rehberleri ise tıpta okuyan genç arkadaşlardı. Bir şey merak ettiğinizde hemen sorabiliyor, cevabını anında alabiliyorsun. Benim merak ettiğim konu ise muhafaza oldu. Plastinasyon tekniği adı verilen ve işlenmiş, sertleştirilmiş sıvı silikon ile gerçekleştirilen işlem sayesinde cansız bedenler ilk günkü gibi karşımızda durabiliyormuş. (mumyalama gibi de bir nevi.) 

Sergide bir de kansere yakalanmış organ örnekleri bulunuyor. Göğüs kanseri, mide kanseri, akciğer kanseri ve diğer kansere yakalanan organlar... Hatta sigara içen birine ait olan akciğer organın yanına plastikten 'Sigara Bırakma' kutusu bulunuyor. Sergiye gelenlerin gönüllü olarak bir daha sigara içmeyeceklerine söz vermesi ve yanındaki sigara paketini buruşturup kutuya atması isteniyordu. Ama bizim güzelim insanlarımız sigara paketi dışında Olips ve sakız kutuları, çiğnenmiş sakızlar, fişler gibi üzerinde ve çantasında barındırdığı tüm çöpleri atmıştı kutuya. Trajikomikti. Başka milletlerde böylesi var mıdır, bilemedim.

Çekebildiğim sergi fotoğraflarını  ise herkese açık olmak üzere Facebook albümümden topladım. İzmir ve yakınlarında yaşayan herkese sergiye gitmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Sergi 17 Kasım tarihine kadar İzmir Fuar- Kültürpark- Atlas Pavyon'da.