27 Eylül 2015 Pazar

Bir Delinin Hatıra Defteri


Erdal Beşikçioğlu'na olan hayranlığım Köprü dizisindeki Faruk Yazıcı rolüyle canlandırdığı Recep Yazıcıoğlu rolüne dayanır. Daha sonra devamında çekilen Vali filmi. Ama şüphesiz en çok popüler olduğu karakter Behzat Ç.'dir. O dönem polis dizilerine olan önyargımdan nedense diziyi bir kere dahi oturup izlemedim. Ama sevgilim o dönem Behzat Komserim diye gezen bir Erdal Beşikçioğlukolikti. Bir ilişkide bir hasta yeter diye düşünerek belki de uzak durdum kim bilir. Ardından ise İlhami Algör'ün kitabından uyarlanan 'Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku' filmindeki Arif rolüyle sevdim. Filmdeki Müzeyyen rolüyle Sezin Akbaşoğlu'na da hayran olmadım değil tabii. Geçmişten gelen bir havası vardı Akbaşoğlu'nun.

Tiyatro sahnesinde ise geçtiğimiz Cumartesi günü kısmet oldu Erdal Beşikçioğlu'nu görmek. Hem de kendi sahnesi olan Tatbikat Sahnesi'nde. Oyunun adı 'Bir Delinin Hatıra Defteri'. Nikolay Vasilyeviç Gogol'un aynı isimli kitabından uyarlama bir eser. Adı üstünde oyunda bir delinin kendini ifade edişi ve derin sohbeti yer alıyor. Oyunun en ilginç kısmı tüm oyun vincin üzerinde sahnelenmesiydi. Evet yanlış anlamadınız. Bildiğiniz inşaat sektöründe kullanılan vinç. Yabancı bir oyundan türkçeye çevrilen oyun Erdal Beşikçioğlu'nun yorumuyla bambaşka olmuş. Karşınızda karakterden çok gerçek bir deli olduğuna inanarak izliyorsunuz her sahneyi. Konusuna gelirsek sıradan bir devlet memurunun müdürünün kızına gönül vermesi ancak daha sonra kızın yüksek rütbeli bir erkeğe verilince aşkı uğruna aklını yitirerek, kendini İspanya kralı ilan etmesini konu alıyor. Gelir ve sınıf farkı metin aralarında bolca yer verilen konulardan. Daha önce Genco Erkal tarafından çokça sahnelenen oyunu biz Erdal Beşikçioğlu sayesinde tanımış olduk.

Kısaca tiyatro sahnesini seven ve marjinal bir oyuna tanık olmak isteyen herkes bence kesinlikle 'Bir Delinin Hatıra Defterini' görmeli. Gerek Erdal Beşikçioğlundan gerekse Genco Erkal'dan...


14 Eylül 2015 Pazartesi

Düğünün Ardından


Ne kadar istesem de bir türlü fırsat bulup veda yazısı yazamadım. Artık İzmir'den ayrılıp İstanbul'a yerleşen bir blog yazarıyım. Taze evli, çiçeği burnunda İstanbul'lu. İstanbul'lu blog yazarı diyerek hemen benimseyemeyeceğim aşikar. İstanbul'dan blog yazarı bundan sonra namıma daha yakışacak gibi.

Ancak İzmir'e veda etmem ne mümkün. Kordonu, gevreği, Kıbrıs Şehitleri, Tarihi Kemeraltı, Asansör'ü her gidişte mutlaka uğranacaklardan. Bir de aile ve bol miktarda dost olunca sürekli gel gitler devam edecek.

Şimdi geleyim asıl merak edilen meseleye, düğünümüz nasıl geçti? Aslında tam da istediğimiz gibi. Gelinlik, damatlık, saç, makyaj, dış çekim, canlı gelin çiçeği ve yaka çiçeği, davetlilerin yerleşimi, orkestra, nikah, hediyelik fideler ve diğer tüm ayrıntılar. Her şey tam düşündüğümüz zamanda hayalini kurduğumuz gibi oldu. O gün saç ve makyajım Soner Saç Tasarım'a emanetti. Soner bey zaten gelin saçı konusunda marka haline gelmiş. Aklımdan geçeni nostaljik modeli anlatmaya bile gerek duymadan direk uyguladı. Dış çekimleri vosvosla gerçekleştirdiğimiz düşünülürse, daha farklı bir alternatif düşünülemezdi. Kuaförde ise gene Soner Saç Tasarım'dan Makyöz Feyza Hanım büyük şansım oldu. Kendisi alanında oldukça profosyonel. Instagram üzerindeki sayfasında çalışmalarına bakarak bilgi sahibi olmak mümkün. Sayfasına şurdan ulaşabilirsiniz. Elindeki makyaj paletini adeta sihirli bir değnek gibi kullanıyor Feyza Hanım. Makyaj öncesi ve sonrası devasa farkı görünce şaşırıyorsunuz. Saç ve makyajım için seni şuraya alayım.

Daha önce bahsettiğim üzere dış çekimlerimizde aynı gün gerçekleşti. Biz de gün içerisinde fazla atraksiyona girmeden düğünümüzün gerçekleştiği Çiçekliköy'de çekim yapmakta karar kıldık. Çiçekliköy'deki tarihi köprü bizim için biçilmiş kaftan oldu. May Wedding'in kurucusu ve fotoğrafçısı Mustafa Yüksel ve asistanı Özge hanımla çok eğlenceli bir çekim gerçekleştirdik. Diğer yanda kuaför ve gelin alıcıda da Mustafa yanımızda oldu. Tüm dış çekim fotoğraflarımız çok yakında birevlilikprojesi.com sitemizde yer alacak. Ama Instagram'da nedimem olan kuzenim tarafından çekilen bir konsept fotoğraf mevcut. Şuradan ulaşabilirsin.

Canlı gelin çiçeğini ise Üçyol Çiçekçilik'ten temin ettim. Gelin çiçeğinde oldukça farklı alternatifleri bulunuyor. Diğer yanda online alışveriş imkanı da mevcut.

Gelelim düğün mekanına. Düğün mekanımız Çiçekliköy'deki Kirazlıbahçe'ydi. Mekanın işletmecisi Aşkın bey ve eşi o gün tüm vaadlerini eksiksiz hatta fazlasıyla gerçekleştirdiler. Hem dekor hem ambiyans hayallerimizin ötesindeydi. Diğer yandan düğün orkestramız Grup Major ile hem biz hem de misafirlerimiz çok eğlenceli vakit geçirdiler. Herkes şarkıları çok beğendiğini söyledi. Hem yerli hem yabancı şarkılarla epey bir coşturdular.

Dış çekim de kullandığımız Pembe Vosvos ise neredeyse bizden çok ilgi gördü. "Vosvos Seninle Güzel" araba arkası yazımız ve tablete yüklediğimiz 70'ler müzikleri ise bize yol boyunca eşlik etti.

Ve de elbette nikah hediyemiz olan fıstık çamlarımız da gecenin bir diğer yıldızı oldular. Kendilerini Torbalı Orman Müdürlüğü'nden temin ettik. Süslemele ambalajlarını Kemeraltı'ndan aldık. Böylece düğün yaparken bir değil birden fazla dikili ağacımız da olmuş oldu. Çamların görseline şuradan ulaşabilirsiniz. Diğer tüm düğün fotolarına ise buradan bakabilirsiniz.

Son olarak balayımızdan bahsetmeden olmaz. Balayında Bodrum Gümüşlük'teki Villa Sakin butik otelde karar kıldık. Kafa dinlemek için harika bir yer. Her oda bir çiçek konsepti üzerine kuruluydu. Bizim odamız ise Begonvil idi. Mor hastası biri olarak tüm konseptin mor üzerine kurulu olması beni mest etti diyebilirim. Diğer yanda hijyen ve dekorasyon açısından da mekan bizden tam puan aldı. Booking üzerinden bulduğumuz Villa Sakin'i avukat karı ve koca işletiyor. Epeyce sohbet etme imkanı bulduğumuz çift epey sıcak kanlıydı. Villa Sakin'le aynı adı taşıyan bir de restoranı bulunuyor. Yemekleri ve kahvaltıları ise beklenen çok üstünde. Kendi fırınlarında hazırlayıp sundukları Trabzon ekmekleri ise sofranın en iyilerinden. Balayımızın ikinci gününden ise akşam yemeğimiz için Limon Gümüşlük'e gittik. Cafe Limon deniz manzaralı, doğa içerisinde çok güzel bir mekan. Mezeleri de oldukça ünlü. Oldukça memnun olarak ayrıldık.

Özetle aylardır yaptığımız hazırlıkların karşılığını almış olduk. Umarım bu süreçte sizleri sıkmadan macerama dahil edebilmiştir. Bir sonraki yazımda yeni maceralarda görüşmek üzere. Hoşçakalın.