30 Mart 2011 Çarşamba

Doğum Günü Çocuğuyum Ama Ben


Arkamda tam dolu dolu 21 seneyi bırakıp tam 22 yaşına basıyorum tam bugün. Büyüyorum hatta yaşlanmaya başlıyorum. Bu senenin hesabını yapıyor, kafamda ölçüp biçiyor, 1 sene daha yaşamanın bana kazandırdıklarına bakıyorum. Bir senede birçok şey değişti ki hayatımda ve de etrafımda. Yanıma kar kalan birçok güzel ve mutlu anın yanında, tecrübe edinmemi sağlayan veya yeniden gözden geçirmemi gerektiren anlarda yaşandı bu zaman içerisinde. Ama iyi ki yaşamışım diyorum, çünkü tüm yaşananların geri kalan hayatımda bana kılavuz niteliğinde olduğunu farkındayım. (Bilhassa acı tecrübeler)

Geçen sene yeni yaşıma girerken arkadaşlarım ve ailem yalnız bırakmamışlardı. Bu sene ise onların yanında yeni biri daha hayatıma dahil oldu ve tüm bunların yanında yeni yaş dileklerime de dahil oldu elbette.

Uzun lafın kısası, bu senemin de çook iyi geçmesini ve en önemlisi geçmiş seneleri aratmamasını istiyorum. Başka ne mi istiyorum.. Staj başvurumun kabul edilmesini, sevmeyi, sevilmeyi, gülmeyi, güldürmeyi, mutlu olmayı ve etmeyi kısaca herkesin istediği şeyleri .. :)
Sizce çok şey mi istiyorum? Bugün bana mı has bırakın isteyeyim değil mi ama?




23 Mart 2011 Çarşamba

Farklı Dille Seni Seviyorum Demek


Uzun yolculuklarda uykuya dalıp, uyandığımda il sınırına geldiğimi gördüğüm anlar gibi seviyorum seni... (by Pucca)


20 Mart 2011 Pazar

Hayatımın Fırsatını Tepmiş Olabilirim Bugün

İnsanın karşısına neyin ne zaman çıkacağı belli olmaz ya, dün geceden beri benim için de aynen öyle oldu. Dün akşam Forumda kafam rahat bir şekilde erkek arkadaşımla gezerken, tiyatroyla ilgilenen bir arkadaşım telefon etti. Kendisi bu aralar 'İzmir Çetesi' isimli dizide asistan olarak çalışıyor. Ki ben diziyi hiç izlemedim, konusunu dahi bilmiyorum. Kadir İnanır'ın kızını oynayan Duru isimle kızın kankası rolü için acil oyuncu aradıklarını ve facebookta dolanırken aklına ben geldiğimi ve fotoğraflarımı gösterek, beni role önerdiğini söyledi. Hem de bir kaç bölüm de değil, sürekli bir rolmüş. Ne yalan söyliyim ilk söylediği anda hayal dünyasına kapılmadım değil ancak gerçek hayata döndüğümde oyunculuğun o'sundan anlamadığım da çok bariz. En son piyesimi anaokulundayken oynamışım yani o derece. Kara kaşlı, kara gözlü benim neyimi beğenipte role uygun görmüşler o da ayrı bir merak konusu. Tüm bunları kafamdan geçirirken ani karar vermemek için bugün 9 eylül üni. tıp fakültesinde olan çekime gittim, oradaki bir bayan (ki önemli biriydi sanırım) haftaiçi fotoğraf çektirmem gerektiğini, fotoğrafı da istanbul'a yollayacaklarını söyledi. Ki zaten benim haftanın 5 günü dersim var, ona dahi vaktim yok.

Seçilmemin hiç bir garantisi olmamasına rağmen, fotoğraf çektirip insanların zamanını almaya gerek yok diye düşünerek ve arkadaşımla konuşarak, bu işin bana uymayacağını başka birini ayarlamasının daha uygun düşeceğini söyledim. Böylelikle bugüne dek hayal dahi etmediğim oyunculuk kariyerim, başlamadan son buldu. Üzülmedim de aksine kafam rahatladı, keşke bunun yerine istanbulda başvurduğum bir reklam ajansı yaz stajı için çağırsaydı, çok daha makbule geçerdi ya neyse. :)




18 Mart 2011 Cuma

I love Turkish Coffe :)


Uzun bir aradan sonra bloga dönmüş bulunmaktayım. Bugün IAA projesini tamamlayıp, gönderdikten sonra kısa bir süreliğine de olsa kafam rahat artık. Bu arada bloga uygulanan yasak bitti mi bilen var mı? En son girdiğimde sayfamın üstünü kaplayan ve yarısı gözüken 'Bu site mahkeme kararıyla kapatılmıştır' yazısı vardı. Her açışımda içimden ne yazmak geldi, ne de girip bakmak. Ama şimdi yok olmuş, pek bir mutlu oldum bu duruma.

Ben bu satırları yazarken, büyük derbide devam etmekte. Ultra derecede olmasa da bende galatasaraylıyım ve kalbim cimbomla :))

Sütlü-kahve içiyorum bu arada, nescafe gibisi varda sütlü-kahve gibisi var mı? :)) Vallaha yok.



9 Mart 2011 Çarşamba

Reklam Yarışması, Kafa Karışması


'Çevre Dostu Doğalgaz' konulu 14. üniversitelerarası reklam yarışmasına katılıyoruz bu sene tekrardan. Yumurta kapıya sıkışmasını bekledik her zaman ki gibi ve şimdi tutuşmuş durumdayız. Haftaya cumanın son gün olduğu düşünülürse önümüzde az zaman, çok iş var. Umarım zamanında yapar ve göndeririz. Şimdilik bu kadar dertliyim, kederliyim ve de panik halindeyim.



5 Mart 2011 Cumartesi

Neler Birikti Neler

Biliyorsunuz ki Digiturk tarafından biz blogcuların ve blog okumayı sevenlerin önüne konan büyük bir engel var artık. Bir o kadar anlamsız olan, 'kurunun yanında yaşta yanar zihniyeti'yle önümüze konan bu ambargo yüzünden, malesef bir zamanlar youtube'a ulaşmak için yaptığımız gibi kendi blogumuza da cebren ve hileylen giriyoruz. Yasak ne zaman kalkar bilinmez ama şartlar yüzünden bir süre daha kaçak köçek yazıcam gibi gözüküyor. Bu arada yazamadığım günlere dair sizlerle paylaşmak istediğim bir sürü şey de birikti.


Geçtiğimiz hafta Özcan Deniz'in yönetmenliğini yaptığı 'Ya Sonra' filmini izledim. Filmin konusu evliliğin erkeğin miladı gösteriyor desem hiçte yalan olmaz. Yalnız erkeğin miladi biraz daha farklı. Evlenmeden önce o nazik, düşünceli erkeğin yerine evlendikten sonra düşüncesiz, vaktini siz dışından diğer birçok şeyle geçirmeyi yeğleyen (futbol izlemek, arabasıyla ilgilenmek vs.) birine dönüştüğü gerçeğini gösteren, gayet eğlenceli bir bir film olmuş. Bir o kadar da dramatik...

Bunun dışında daha önce de bahsettiğim 'Cam' adlı tiyatro oyunundan bahsetmek istiyorum sizlere. Mete Horozoğlu'nun bu kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmiyorum, gerçekten hayran kaldım kendilerine. :)

Ve son olarak okulun açılması ile beraber bir sürü dersle yüzleşmemi de beraberinde getirdi. Bunun yanında geçen sene de katıldığımız bu sene de 14. düzenlenen IAA'e (üniversiteler arası reklam yarışması) bu senede katılıyoruz, umarım bitiririz ve yarışmaya zamanında yetiştiririz.

Şimdilik havadisler bu kadar, diğer yazımı bloguma girebilmenin umuduyla, hoşçakalın.