Biliyorsunuz ki Digiturk tarafından biz blogcuların ve blog okumayı sevenlerin önüne konan büyük bir engel var artık. Bir o kadar anlamsız olan, 'kurunun yanında yaşta yanar zihniyeti'yle önümüze konan bu ambargo yüzünden, malesef bir zamanlar youtube'a ulaşmak için yaptığımız gibi kendi blogumuza da cebren ve hileylen giriyoruz. Yasak ne zaman kalkar bilinmez ama şartlar yüzünden bir süre daha kaçak köçek yazıcam gibi gözüküyor. Bu arada yazamadığım günlere dair sizlerle paylaşmak istediğim bir sürü şey de birikti.
Geçtiğimiz hafta Özcan Deniz'in yönetmenliğini yaptığı 'Ya Sonra' filmini izledim. Filmin konusu evliliğin erkeğin miladı gösteriyor desem hiçte yalan olmaz. Yalnız erkeğin miladi biraz daha farklı. Evlenmeden önce o nazik, düşünceli erkeğin yerine evlendikten sonra düşüncesiz, vaktini siz dışından diğer birçok şeyle geçirmeyi yeğleyen (futbol izlemek, arabasıyla ilgilenmek vs.) birine dönüştüğü gerçeğini gösteren, gayet eğlenceli bir bir film olmuş. Bir o kadar da dramatik...
Bunun dışında daha önce de bahsettiğim 'Cam' adlı tiyatro oyunundan bahsetmek istiyorum sizlere. Mete Horozoğlu'nun bu kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmiyorum, gerçekten hayran kaldım kendilerine. :)
Ve son olarak okulun açılması ile beraber bir sürü dersle yüzleşmemi de beraberinde getirdi. Bunun yanında geçen sene de katıldığımız bu sene de 14. düzenlenen IAA'e (üniversiteler arası reklam yarışması) bu senede katılıyoruz, umarım bitiririz ve yarışmaya zamanında yetiştiririz.
Şimdilik havadisler bu kadar, diğer yazımı bloguma girebilmenin umuduyla, hoşçakalın.
1 kişi ahkam kesmiş:
Teşekkür ederiz. Çok düşüncelisiniz..
Yorum Gönder