24 Eylül 2011 Cumartesi

Okul Gelir Hoş Gelir

Okulu sevinerek karşılayacaksın deselerdi inanmazdım. Yaz dönemi boyunca yaptığım 2 tane stajın ardından "okul gelir hoş gelir" kıvamındayım artık. İş hayatı okulu aratır derler ya, çok doğruymuş. Örneğin, okul hiçbir zaman sabah 9, akşam 6 buçuk çıkışı olmadığından candır, canandır. Sonra haftasonu hariç, haftaiçi 2 gün yarım 1 tam gün tatili vardır. (bknz ders programım) Devamsızlık denen olayı vardır, sabahları yatar uyur devamsızlık hakkından yersin bazen. Kimse bir şey demez, hesap sormaz. Sonracığıma arada düşer dersler, hoca rapor alır, işi çıkar falan. Patron yoktur karşısında ezilip büzülebileceğin. Üniversite hayatımda son sınıf olmanın da ayrı bir ayrıcalığı vardır ayrıca. Her ne kadar yeni gelen çömezler fiziksel açıdan bizden çok daha büyük görünseler bile, 'okulda 5. yılın demek' deyince onların şaşkın bakışlarına ve imrenmelerine maruz kalırsın.

Hoş, ben de onların yaşındayken aynı onlar gibi düşünüyordum ya. Son sınıftakiler feleğin çemberinden geçmiş, tecrübe sahibi ve özel hayatlarında muhtemelen ciddi ilişki içerisinde ya da nişanlı falan olmalıydılar o zamanki fikrime göre. İşin aslı hiç öyle değilmiş. Yaş ve dönemler artıyor, sen hiç değişmiyormuşsun. Ama gerçekten olgunlaşıyormuşsun göre yaşıya..

İşin özeti ben seviyorum öğrenciliği, öğrenciliğimi. Hayatın en güzel döneminden biri ne de olsa, ekmek elden su gölden. :)


18 Eylül 2011 Pazar

Bir G(a)RİP Kız


Eylülde şifayı kapmak normal de. Hani bahanen hazır, değişen hava koşulları falan filan. Ancak İzmir gibi hala Ağustos sıcağının hüküm sürdüğü bir şehirde şifayı kapmak marifet ister. Ben de her bahar hasta olurum illa ki. İlkbahar, sonbahar bana hiç farketmez. Mühim olan mikrop kapacak kadar marifetli olmak. Yatak, döşeklik bir durumum yok ama öksürmekten iflahım kesiliyor 2-3 gündür. Grip miyim, yoksa nezle mi? İnan hiç fikrim yok. Aralarındaki farkı 22 senedir düşünüyorum hala çözemedim. Başucumda iğrenç öksürük şurubum, bir de ağızda acımtırak tat bırakan boğaz pastilim var. 'Ay şimdi öpmiyim canım, hastalığım sana geçmesin' diyen tiplere uyuz olurum ama ben şimdi onlardan biri oldum. Herkes götürüyor milkshakeleri, buzlu içecekleri ben sıcak hava da adaçayı falan içiyorum acınası bakışlar eşliğinde.

Umarım en yakın zamanda iyileşirdim de hem etrafımdakileri hem de kendimi şu öksürük illetinden kurtarırım. Yoksa sıcakta hastalık zor hacı, çok zor hastalık!





16 Eylül 2011 Cuma

İzdivaç Mevsimi

'Evlilik Sezonu Açıldı' diye reklam kokan bir cümleyle başlıyorum yazıma.


Bu sene itibariyle arkadaşlarımın nişan, düğün gibi davetlerine çağrılmaya başlandım. Sanırım artık büyüklerin tabiriyle 'akranlarımın çoluk çocuğa karışmaya' başladığı döneme giriyorum kabul etmek istemesemde. Kimi daha da kariyer yapmak peşindeyken, kimi ise diplomayı alır almaz evlenme kararını verip, hemen uygulamaya koyuyor. Facebook davetleri sağolsun, çok geçmeden de el elden olamasa da monitörden monitöre yayılıyor evlilik ve nişan haberleri.

Mesela bugün yaklaşık 13-14 senedir tanıdığım vaktinde aynı apartmanı, dersanede aynı sınıfta aynı sırayla paylaştığım gene üniversite de yollarımın kesiştiği ve aynı sınıfta buluştuğumuz arkadaşımın hem nişan hem de düğün davetiyesi elime ulaştı facebook aracılığıyla. İnsan bir garip oluyor, çocukluk arkadaşının evlilik haberini alınca. Allah'tan 'bak arkadaşların yavaş yavaş evlenmeye başladı, seneye okulunda bitiyor, sen evde kaldın' diyen cıvık akraba ve tanıdıklarım yok da kafam rahat.

Anlaşılan bu sene itibariyle bolca nişan ve düğün davetiyeleri almaya devam edeceğim. Eğer bu yazıyı okuyor ve yakın zamanda nişan veya düğün yapmayı planlıyorsan sana da mutluluk, biz şen bekarlara da daha fazla mutluluk diliyorum. :P


9 Eylül 2011 Cuma

"Blogger "N"lerini Seçiliyor"

Bu aralar blogger'ın n'leri seçiliyormuş haberi çalındı kulağıma. Haber kaynağı Kısaca Fd bilgilendirmekle de kalmadı blogumu 'En Çok Gezen Blogger' olarak seçmiş aynı zamanda. Öncelikli olarak beni bu ödüle layık gördüğü için Kısaca Fd'ye çok teşekkür ederim. :) Aslında blogumda kişisel fotoğraflarıma yer vermediğim için gezsem dahi hiç foto koymuyorum. Ancak anlatmakla yetiniyorum. İleride daha çok yer gezip, daha fazla fotoğraf paylaşırım belki kim bilir..

Şimdi gelelim aldığım ödülün hakkını vermeye. Öncelikli olarak bazı kurallar var;

Kurallar:

Yazının Başlığı "Blogger "N"lerini Seçiliyor" şeklinde olmalı.

Her kategori için en fazla üç seçim yapabilirsiniz. (Sadece bir kategori için , üçten fazla isim yazma hakkınız var.)

Ekstra bir kategoriye yazabilirsiniz. Kategori açarken mümkünse seçiminizi en güzel, en zeki gibi şeylerden yana kullanmayın. Tamam birbirinizi tanıyor olabilirsiniz ama burada genel seçimden bahsediyoruz ve birbirimizi (genelde) sadece yazılarımızdan tanıyoruz.Yazılardan yola çıkarak sonuçlara varabileceğimiz kategoriler olmalı.

Aynı kişiyi birden fazla kategoride yazabilirsiniz. Mim yazılarınızı okunduğuna dair, sahibi tarafından yorum yapılması gerekir. Bir gün içerisinde yazılarınıza yorum gelmezse mail atarak haber verirseniz en doğru sonucu elde etmiş olursunuz.

Listede ismi olan herkes mimlenmiş sayılır.

Gelelim benim seçimlerime.

En İyi Tasarıma Sahip Blogger: Göksu Karaca, Nora, Hesionka
En Çok Eğlendiren Blogger: Pucca, Zodyaklı, Reklamcıinsankişisi
En Çok Özlenen Blogger: Agresif Polyanna, Plesenta, Muffin (hatta kapanmış bile kendisi)
En Akıcı Yazan Blogger: Smg, Mrs. Baros
En Meraklı Blogger: Zennube, Karılıksız Karı
En Çok Gezen Blogger:Ufurukten Prenses, Sophie
En Çok Bilgilendiren Blogger: Pelin Özkan (Media Cat)
En Çok Kendini Anlatan Blogger: Zerzevat
En Çok Yorum Yapan Blogger: Profösör, Kısaca Fd

Aklıma gelenler şimdilik bunlar, ödül alanları çok çok tebrik ediyorum. :)


8 Eylül 2011 Perşembe

Özlenen Bir Mim

Uzun zamandar beri mim yazmıyordum. Özlemiştim de işin aslı. SmG 'Şirinköyü'nün hangi şirinisin?' adında bir mim yolladı bana. Şirinleri ben de herkes gibi çok seviyorum. Ve hangi şirinim acaba diye düşündüm, tabi bunda SmG'nin bana sunduğu site de çok yardımcı oldu.

Ben biraz Hayalci Şirin'im mesela. Onun gibi uçuk hayallerim olmasa da bende severim hayal kurmayı sık sık. Özellikle de yatağıma uzandığım zamanlar..

Ben epey bir Uykucu Şirin'im de aynı zamanda uyumayı en çok da uyuklamayı çok severim.
Ben arada da Obur Şirin'im damak tadıma uygun yemekleri ben de onun gibi hiç kaçırmam.
Nadiren de Somurtkan Şirin'im moralim bozuk olduğunda herşeye surat asar, çok çabuk da sinirlenirim.

Ve Şirin Baba gibi arada arkadaşlarıma akıl verir,
Gözlüklü Şirin gibi bazen yanlış olsa dahi sırf inadım yüzünden bir konu üzerinde bilgiçlik taslar, Süslü Şirin gibi bazı zamanlar aynanın karşısından ayrılamaz,
Sakar Şirin gibi sürekli bir yerlere çarpar kendime zarar veririm. Hatta çoğu zaman morluk olarak döner bu çarpmalar bana.

Ve bu aralar da biraz Aşık ve Duygusal Şirin'im..

Bu mim'de gelecekteki izleyicim olacak 300. kişiye gelsin. (300. müşteri gibi oldu biraz ama idare ediverin )