31 Aralık 2010 Cuma

Mutlu Mutlu Yıllara


Herkese mutlu mutlu yıllar ve bu yeni yılda tüm istek ve beklentileriniz gerçekleşmesinin diliyorum. İşte 2011 dileklerim,

* Bu seneyi de okulu başarılı bir şekilde tamamlayayım ve açıköğretim önlisans diplomamı alabileyim.
* Ailemle beraber mutlu olayım.
* Sevdiklerim hep yanımda olsunlar, tabi bende onların.
* Aşk olmazsa olmaz tabi, hayal kırıklarına bu sene hayatımda yer vermemeyi diliyorum.
* Daha fazla kitap okumayı, film izlemeyi, gezmekte hiç fena olmaz.
* Blog için yeni ilhamlar yeni izleyici kitlesi olsun.
* İyi bir yerde staj yapayım.
* 4 tane piyango biletimden amorti dışında daha yüksek beklentilerim var. ;)
* Ve son dileğim ise, sağlıklı bir sene geçirmek istiyorum.


29 Aralık 2010 Çarşamba

Ne Ummuşum, Ne Bulmuşum


Geçen yıl yazdığım yeni yıl dileklerime bir baktım da tek bir dilek dışında hepsinin gerçekleştiğini gördüm. Neymiş bunlar;

* Prenses prensiyle tez zamanda barışsın: Bu dilek canım dostum Begüm ve erkek arkadaşı Halil'e ithaf edilmiş bir dilekti. Geçen sene aralarında geçen dargınlık nedeniyle yazmıştım sonuç olarak hala birlikteler çokta mutlular. Allah bozmasın diyor, nice beraber nice yıllara diyorum.

* Arzu'm hep gülsün depresyonlar ondan uzak olsun: Tüm samimiyetimle dilediğim bu dileği o zamanlar çok değer verdiğim biri için dilemiştim. Ne kadar bu dileği hakketti bilmiyorum ama bizim dostluğumu hakketmediğini gayet iyi biliyorum.

* Çağla kuzum da içindeki Polyannayı hiç öldürmesin: Çağla ve Polyannalığı tam gaz devam etmekte tabi son zamanlarda buna katkısı olan birileri daha var. 

* Ben de mutlu olayım, aşkı bulayım, en önemlisi ailemle ve dostlarımla hep beraber sonsuz mutluluklar bizimle olsun.. Aşk konusunda hala yüzüm gülmüş olmasa da bu yıl ailem ve dostlarımla oldukça mutlu bir yıl geçirdim diyebilirim darısı önümüzdeki senelere de.

* Piyango da en azından bu sene amorti çıksın.. Düşük beklentilerden oluşan bu dileğin en azından bu kısmı gerçek oldu ve amorti çıktı.

Geçen seneki beklentilerim yıl içersinde böyle karşılık bulmuş, bu seneki dileklerim daha sonraki postta. Beni bekleyin anacım...




24 Aralık 2010 Cuma

Aşk Kriter Tanır Mı?

Biz kadınlar ve erkekler sevgili modelimizi belli kalıplar içine sokarız. Güzel, yakışıklı, zeki, tahsil sahibi, romantik bir o kadar mantıklı, sadık, düşünceli, bakımlı ilk aklıma gelen özellikler...

Peki hayatımıza sokacağımız bu insanın tüm özellikleri barındırması ne kadar mümkündür ya da karşınızdaki kişiyi belli bir kalıba sokmak ne kadar doğrudur. Bence yer yüzünde şayet bu özelliklere birileri varsa bile sayılı sayıdadır eminim. Bu özelliklerden en az iki tanesine bile yakalayanlar şanslı sayabilirler kendilerini. Bazıları ise tüm bu özelliklerin hepsini tek bir kişide aradıklarından en iyisini bulana kadar yalnız olmayı tercih ederler. Peki sevgilisi olanlar sizin sevgiliniz bu kriterlerin kaçta kaçına sahipler ya da ne kadarını göz ardı ederler.


Etrafımda gözlemlediğim kadarıyla bunun her zaman ölçüsü yok gibi. Dış güzellikten çok iç güzelliğe önem verenler, yeter ki yanımda olsun deyip sadakatsizliğe boyun eğenler, tahsili olmasa da beni sadece sevsin yanımda olsun diyenler, düşüncesizliğinden yakınıp sonradan hoş görenler...

Sorumuz şudur:
Hangisi mutluluk getirir, mükemmeli aramak mı, yoksa beraber olduğumuz / olacağımız kişinin özellikleri ile yetinmeyi bilmek mi?





21 Aralık 2010 Salı

Blog Sevenler Derneği Üyelerine


Bugün arkadaşlarımdan biride benden feyz alarak kendine blog açtı. Kendisi benim gibi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık öğrencisi, onun blogunda kişisel fikirlerinin yanında pazarlama ve reklamla ilgili trendlere ulaşabilirsiniz.


Haydi blog alemine yeni giren bu arkadaşımın bloguna sizler de bir göz atın.




14 Aralık 2010 Salı

Fikrimühim Ürün Denemelerim: Part 1


İlk defa pazarlama dersinde hocadan duymuştum fikrimuhim.com sitesini. Sitenin amacı "word of mouth" ile piyasaya yeni çıkan ürünleri tüketiciler arasında yaymak. Bir nevi bir ürünü kulaktan kulaktan yayma gibi birşey. Daha sonra bir arkadaşımda siteye başvurduğunu ve anketler sonucunda denemesi için evine Nesfit mısır gevreği geldiğini söylemişti. İlk defa böyle bir şeye tanık olduğumdan bu duruma hayli şaşırdım. Tabi hiç durur muyum hemen bende kaydoldum.
Geçen gün Nesfitin piyasaya yeni çıkardığı kırmızı meyvelerden oluşan mısır gevreği ve yanında tabağı, araba süsü ve indirim kuponlarıyla beraber kapımdaydı. Öncesinde de kargonun yola çıktığına dair mail yollamışlardı. Gayet itinalı ve site kullanıcılara değer veren bir site olduğunu denemem sonucu anlamış oldum.

Şimdi gelelim ürün hakkındaki düşüncelerime, Nesfit kırmızı meyveli mısır gevreği benim gibi çilek hastası kişilerin damak tadı için biçilmiş kaftan. Kahvaltı öğünün çok fazla sevmeyen, hele haftaiçi okula/işe yetişme telaşesi içinde doğru dürüst birşeyler yiyemeyenler için de Nesfit kırmızı meyveler pratik bir alternatif oluşturuyor.




13 Aralık 2010 Pazartesi

Hayat İlginç Vesselam


Hayat ilginçken, insanların ilginç olmasını yadırgayamazsın. İşte son günlerde başıma gelen bazı ilginçlikler...

İlginç olaylar... Mesela bugün kıyafet dükkanında çıkarken dükkan sahibinin vitrinin önüne dayadığı cansız manken rüzgarın hışmıyla kucağıma düştü. Aklımda tek kalan şey, olayı algılamamla beraber gülme krizine tutulmam ve zar zor mankeni vitrinin önüne koymam. O esnada etrafta beni kucağımda cansız mankenle görüp deli veyahut sapık olduğumu düşünen birileri oldu mu bilmiyorum.

İlginç istekler... Ayrıca en yakın arkadaşlarımdan biri bugün kuaförden saçlarına pembe balyaj yaptırdı. Uzun zamandan beri hayallerini süsleyen bu çılgınlığından ötürü onu kutluyor, yürekten takdir ediyorum.

İlginç dilekler... Okula yılbaşı nedeniyle dilek ağacı koydular. AÇEV'e üye burslu ilköğretim öğrencileri dileklerini ağaca asarak biz üniversite öğrencilerinden dileklerini gerçekleştirmelerini istiyorlar. Bir nevi onların noel anne ve babaları olacağız bir senelik dahi olsa. İşin ilginci bu çocukların çok az bir kısmının gerçekten ihtiyacı olan şeyler istemesi. Mesela Monopoly (Çılgın Milyoner) oyunu istemiş birçok çocuk. Hayatımda bırak Monopoly'i doğru dürüst öyle kutu oyunlarına sahip olmayan ve en ucuzu 50 tl'den başlayan bu oyunları gereksiz pahalı da bulan ben, bir ilkokul öğrencisi için bu oyununu ne kadar büyük önemi olabileceğini çözemedim. Adidas eşofman isteğini adidas eşofmana sahip olmayan ve marka takıntısına hiç bir zaman sahip olmamış biri olarak kaile alamıyorum bile. Ben kendime bu dileklerden en masumane olan uzaktan kumandalı arabayı seçtim ve en yakın zamanda alıcam.

İlginç Liseliler, "Küçük Sırlar" dizisi çıktığından beri bir sürü mini hatta midi hale getirilmiş eteklerle ortalıkta dolaşan liseli kızlar doluştu. Geçen hafta gene midi boy eteği, bir ton makyajı ve tabi ki okul çantasından olmaya çok uzak çantası olan bir öğrenci görünümünden uzak bir liseli kızla karşılaştım. Ve arkasında tahmin edebileceğiniz gibi abazan tayfası. Kızında bu durum hoşuna gidiyor olmalı ki kırıta kırıta ve hiçte istifini bozmadan takmış peşine adamları gidiyordu. Muhtemelen o esnada gördüğü ilgiden, egosu tavan yapmıştı. Hayret ettim, bir yaşıma daha girdim.

Şimdilik tanık olduğum ilginçliklerden aklıma gelenler bu kadar. Yorum alan yazılarım seri haline getirilebilir bu da böyle biline. ;)



7 Aralık 2010 Salı

Köyden İndim Şehire Döndüm Deliye

4 gündür aktifliğim üstümde. Alsancak, Bornova, Kemeraltı...


Köyden indim şehire birden döndüm deliye derler ya, bende de aynen öyle İzmire geldiğimden beri. Benim gibi liseye kadar yaşamını küçük bir ilçede geçmiş ardından okuldan veya daha farklı sebeplerden ötürü kendini koskocaman şehrin ortasında bulanlar benim halimi çok iyi bilirler. Büyük şehirde doğup, büyüyenler o şehrin kıymetini pek bilmezler ve bizim bu durumumuza anlam veremezler. Çünkü küçük yer insanın büyük şehirle tanışana kadar çarşı diye nitelendirebildiği tek bir mekanı vardır. O da hepi topu dolaşması sadece 15 dakikasını alan bir yerden oluşur. O yüzden büyük şehire yaşamak, küçük şehirden kopup gelen bizim gibi insanlara allahın büyük bir lütfudur. Gezebileceğimiz çok fazla yer seçeneğinin olması bize mutluluk verir, nereye gideceğim diye tasa duymamıza artık hiç mi hiç gerek kalmaz. Şayet İzmirde yaşamaya başladıysan ruh haline ve görmek istediğin yere göre birçok alternatiflerin vardır.

Kafa dağıtmak için kendini Alsancaktaki kordona yada İnciraltı veyahut Güzelyalıya atabilirsin. Alışveriş için Kemeraltı, Karşıyaka ya da Agora, Balçova Kipaya gidebilirsin. Şirincede sevdiğinle bir şarap içer, Efeste tarihe tanık edersin. Vapurla Karşıyakaya geçer, bu kez şehrin güzelliğini karşıdan seyredersin. Asansöre çıkar, fotoğraf stüdyosuna gerek kalmaksızın en güzel fotoğrafları kareleyebilirsin. Ve bahsettiklerim İzmirin ilk aklıma gelen yerleri.

Kısacası küçük şehir insanları büyük şehir insanlarından çok daha farkındadır büyük şehrin cevherlerini. Ve bunları bilerek ve her anının tadını çıkararak yaşarlar.

(foto:Nejdet Düzen)



2 Aralık 2010 Perşembe

Erkekler Ah Erkekler, Aşk Trafiğindeler

Son zamanlar en çok tanık olduğum şeylerden biri paylaşılamayan erkek sendromu. Paylaşılamayan kankalar, paylaşılamayan "bunun neresine bakıyolar ya kızlar" cümlesini size sarfettiren zat-ı muhteremler. Öyle ki hemen hemen hergün taş gibi bir hatunun yanında onun tam zıttı olan ister garip tipli apaçi veyahut kaba saba kıro kıro tipler görüyoruz.


Bugün bu olayı kızlarla cafede otururken konuştuğumuzda erkeklere olan rağbetin nedenini erkek türünün gittikçe azalmasından kaynaklanıyor olabileceği teorisini attık ortaya. Sonra etrafımıza baktığımızda sokak boyunca ve cafelerde oturan kadın çoğunluğu görünce teorimizin hiç yanlış olmadığını anladık.
Hatta geleceğimizi pekte parlak görmedik. Öyle ya yakında "kapanın elinde kalıyor"a dönecek olay. İşin en fena yanı ise her erkeğin kendini nimetten sayması. Adamda tip yok, para yok, eğitim yok ama deli gibi özgüven var, seni beni sollar.

Ama erkekler, bu konuda sırf erkekleri suçlamak anlamsız. Suç illa hayatında biri olsun diye her gördüğü erkeğe balıklama atlayan bazı hemcinslerimde. Eskiden erkekler bayanlarla tanışmak ister, flört eder hatta süprizler yapar hatta kavga ederdi. Şimdi ise kadınlarda erkeğe açılıp, sevdiğini açıklayabiliyor. Bu gidişle evlenme teklifini de biz yapıcaz diye korkuyorum yahu.