28 Ocak 2013 Pazartesi

Hayatın Anlamını Aramak


Bu aralar kendimi tam bir Sofie gibi hissediyorum. Sofie'den tek farkım posta kutuma gelen esrarengiz mektuplarımın olmaması. Hangi Sofie diyenlere açıklayayım. Jostein Gaarder'in kaleme aldığı 'Sofie'nin Dünyası' denen kitaptan bahsediyorum. Hayatı sil baştan sorguluyorum.

Önce eğitimi sorguluyorum ve de neden eğitim aldığımızı. Hem kendime bakıyorum hem de sektörümde çalışan birçok insana. Ve de bulunduğumuz şartlara. Senelerce okumanın okul bittikten sonra ifade ettiği ifadesizliğe bakıyorum sonra da. İletişim sektöründen binbir hevesle mezun olmuş ve çok değil 2,3 ay sonra heves çoktan yerle bir olmuş bizlere. 'Sevdiğim iş yapmak istiyorum' un zaman içerisinde 'para kazandığım işi yapmak istiyorum' a döndüğüm süreci farketmeye başlıyorum. Çünkü sevilen işlerin genelde güvencesiz ve kalifiye olmayan her hangi bir kişiden daha fazla ücreti senelerce çalışsan da hakketmiyeceğin iş yerlerinde olduğunu görmeye başlıyorum.

Sonra da dostun düşmanın kim olduğunu sorguluyorum. Canım gibi sevdiğim bazı insanların birçok alanda yaşadığım hayal kırıklıkları için destek olduklarını zannederken arkandan bu durumuma sevindiklerini görüyorum. Hayatın asıl gerçeği '3 idiots' filminde geçen meşhur replik gibi aynı. 'Arkadaşlarımız mutlu olduğundan biz de mutlu oluruz. Arkadaşlarımız mutsuz olduğunda biz daha da mutlu oluruz.' Dünyaya tek gelmiş ve tek ayrılacak olmanın vermiş olduğu bencillik mi acaba bu bilemiyorum.

Son olarak da ne kadar cahil olduğumu farkında vardım bu süreçte. Henüz izleyemediğim filmler, okuyamadığım kitaplar var. Özetle öğrenmem de gereken bir yığın şey. Yazmam gereken de binlerce cümle... Gerçi ne kadar az bilirsen, o kadar huzurlu olursun diye bir gerçek de var ama neyse.



14 Ocak 2013 Pazartesi

Kısa Bir An Kurtarır Bir Can


İki gündür gündemi meşgul eden bir haber var. 23 yaşında bir genç kızın yaşam savaşı. Adı Refiye Yılmaz. Bir süpermarkette çalışan, 17 yaşından beri hayatını kazanma zorunluluğuna sahip bir kız Refiye. Önce internetten açıklamasının yer aldığı videoyu izledim. İsyanını gördüm. İsyanın yanında yüzünden eksik etmediği yüzündeki gülümsemesiyle yaşama sevincine de gıpta ile seyrettim.

Hastalığı ise bir tür kanser. Gerekli ilaçları alamadığı için hastalığı her geçen gün daha da ilerlemiş. İnce bağırsağında bulunan tümör hayatını her geçen gün daha da tehdit ediyormuş. Şu an için gerekli nakil gerçekleşmez ise de biçilen sadece 6 aylık bir ömür Refiye'ye. İsyan nedeni ise şu, hastalığın bu derece ilerlemesini gereken ilaçları temin edilememesi. Tabii suçlanan tarafın da kendince sebepleri var. Kimse suç bende der mi hiç...

Daha sonra konuyu kendi açımdan ele aldım. Refiye benim ile yaşıt ve hayatının daha çok başında. İnternetten öğrendiğime göre hukuk fakültesini kazanmış ancak tedavisi devam ettiğinden gidememiş. Hayallerini de yıllar önce market raflarına bırakmış anlayacağınız. Dedim sonra ben neler yapabilirim. Sosyal medyada kuru dua temennileri ile olmazdı bu iş. Öncelikli olarak sms atmakla işe başladım akmasa da damlasın diye, ardından ise blogta yer vermeliyim bu konuya dedim. Eminim buradan da görüp desteklemek isteyen mutlaka olacaktır. Aşağıda ise gerekli bağlantıları veriyorum. Son olarak, bir cana ayıracağınız kısa bir an bile hayat kurtulabilir. Birine iyilik yapmak için illa Vehbi Koç, Ali Ağaoğlu olmaya gerek yok. Destekleyin lütfen.

2868 SMS Hattı: Cep telefonunuzun mesaj bölümüne girerek RY yazıp 2868’e 5 TL değerinde SMS gönderin.

Telefonla: 168 Kızılay Ücretsiz Çağrı Merkezi’ni arayarak dilediğiniz tutarda bağışta bulunabilirsiniz.

İnternetten: Türk Kızılayı’nın resmi internet sitesindeki (www.kizilay.org.tr) bağış sayfasından Refiye Yılmaz bağış seçeneğine girerek, yine açıklama kısmına “Refiye Yılmaz” yazarak, dilediğiniz tutarda bağış yapabilirsiniz.

Bankalardan: Türk Kızılayı bağış hesabı bulunan bankaların şubelerine giderek, hesap menüsündeki açıklama kısmına “Refiye Yılmaz” yazarak, dilediğiniz tutarda bağış yapabilirsiniz.

Yurtdışından: İnternet sayfamızda yayınlanan IBAN numaralarına veya Almanya’da bulunan Ziraat Bankası Türk Kızılayı hesabına, açıklama kısımna “Refiye Yılmaz” yazıp transfer yaparak, dilediğiniz tutarda bağış yapabilirsiniz. (Ziraat Bankası International AG / Kontrol No:1080000001 / BLZ:51220700 / IBAN:DE26512207001080000001 / SWIFT:TCZBDEFF)

İnternet Bankacılığı: Tüm Bankaların internet şubelerinde yer alan “Kızılay Bağış Menülerinde” genel bağış seçeneğine “Refiye Yılmaz” yazarak, dilediğiniz tutarda bağış yapabilirsiniz.

(Kaynak: Kızılay)



12 Ocak 2013 Cumartesi

2012'de Öğren, 2013'de Uygula


Bu aralar durakta bekleyen biriymiş gibi hissediyorum kendimi. Ya da istasyon, gar artık ne denirse. 2013'ün bana getireceği treni bekliyorum. Ya da otobüsü. Gerçek tabirle, 2012'nin neler getirdiklerini ve götürdüklerini geçtim, 2013'ün bana getirecekleriyle yakından ilgiliyim şu aralar. 

2012'de okulumun bitmesiyle 2013 senesine yepyeni bir konumda girdim. Yani yeni mezun olarak. Şuan hayatın çokta başındayım. 2012'de en iyi öğrenmeye başladığım şeyse; gerçek hayatın ne anlama geldiği oldu. Ve de öğrencilik boyunca kurulan hayallere ulaşmanın aslında zaman aldığı ve bir yerlere gelmek için uzun çabalar gerektiği... 'Yüksek maaş' ve 'düzenli çalışma saatleri' ne ulaşmanın ise uzunca yıllar alacağını farkına vardım. Özetle, gerçek yaşamın ta kendisiyle tanışmaya başladım.

Kısa dönemde olsa kendi emeğimle maaş almanın nasıl olduğu ve paranın nasıl kazanıldığını görünce öyle çok da kolay harcanamadığı hakkında bilgi sahibi oldum.

Her insanın aynı olmadığı ve herkese aynı samimiyetle davranılmaması gerektiğini de öğrendim. Eğer herkesi kendin gibi zannedersen farklı sonuçlarla karşılaşabileceğinin ayrımına vardım. 'Politik ilişkilerle arkadaşlık yürütme' gibi bir kavramın varlığını ve insan ilişkilerinde daha temkinli olunması gerektiği öğrendim.

Gerçek dostlarımı gördüm daha sonra. Gerçek dostlarımın çoğunun aslında gerçekten değer verdiğim insanlar arasında olmadıklarını farkettim. 'Yanlış insanlara değer vermek' tabirini çözümledim bolca. 

Azimli çalışmanın er geç ödüllendirileceğini gördüm. Benim de bolca emek verdiğim projemizin ödül alması ve lisans diplomam bunların en büyük göstergesiydi.

Ailemin değerini anladım bir de. Beni her durumda seveceklerini ve her zaman yanımda olacaklarını. Kısa dönemli düştüğüm boşluklarda bana el uzatacaklarını gördüm.

Ve de son olarak blog yazmanın kıymetini daha da anladığım bir yıl oldu. Birçok takipçi kazandım, tanımadığım insanların iyi dilekleriyle bir kat daha mutlu oldum. Önümüzdeki sene de ve elimin klavyeye gideceği her sene de yazmaya devam edeceğim. Hem de 2013 trenin en arka vagonundan.

İşin özeti; bolca sevinçlerin, hayal kırıklıklarının, az miktarda üzüntünün yer aldığı bir yıl oldu 2012. Bu sene ise geçen yıldan daha iyi olacak eminim.  Her zaman olduğum gibi umutluyum. Bu seneyi bolca yeni başlangıçlarla dolduracakmışım gibi hissediyorum. Ancak bu yenilikler ne zaman gerçekleşir işte onu tam kestiremiyorum.



1 Ocak 2013 Salı

Rötarlı Yeni Yıl Tebriği


2013'e girdiğimiz bu ilk gün ve ilk saatlerde, 2012'yi çoktan geride bıraktık... 

Keşke pişmanlıklarımızı, küslüklerimizi, kırgınlıklarımızı ve nefretlerimizi de geride bırakabilseydik. 

Umarım bu yeni yıl herkesin umut ettiklerini yaşadığı ve hayallerine daha da yaklaştıkları bir yıl olur. 

Kimin neye ihtiyacı varsa; iş, aşk, başarı, ev, mutluluk, çocuk.. tüm bu isteklerine kavuşsun bu yeni yılda.

Bolca 'iyi ki', az miktarda 'keşke' diyeceğimiz bir yıl olması dileklerimle. 

Nice (u)mutlu (en önemlisi de sağlıklı)  senelere, yepyeni başlangıçlara. :)