28 Kasım 2011 Pazartesi

Reklamcılık Okumak İsteyenlere Öneriler Part 1


Bu yazımda reklamcı olmaya özenen ya da reklamcılık bölümü çekici gelip de acaba tercih etsem de fikirleriyle dolup taşan blogger arkadaşlara tavsiyelerim olacak. Ne demişler, dost acı söyler.

Acısıyla tatlısıyla...

İletişim fakültesinde reklam gibi ortada kalan bir bölümde okumak ayrı bir tantana en çokta projeler. Ama ortaya bir çalışma çıkarmaktan çok grup içinde uzlaşmayı sağlamak daha zor. İşin içine not, tüm hocaların değerlendirmesi hele de gerçek hayattan müşteriler de girince daha bir zorlaşıyor her şey. Ak koyun, kara koyun çıkıyor ortaya. Her halde bir insanı bir evlilikte (yani aynı evin içinde) bir de projede aynı grupta yer alırken tanıyabiliyorsun. Sorumluluk sahibi mi, dürüst mü ve birçok huyu çıkıyor ortaya. Sinir hastası olmadan o grup çalışmasını sona erdirebiliyorsan ne mutlu sana. Aksi halde katil olmaman ya da delirmemen an meselesi.

Aynı zamanda bir değil birçok şeyi de bilmek zorundasın. Ben anlamam ya da ilgi alanım değil gibi bir lüksün olamaz. Tasarımcı değilsindir, basın ilanı başta olmak üzere bir sürü görsel isterler. Sinema televizyoncu değilsindir ama senden reklam filmi isterler. Kamera kullanmayı bilmek zorundasındır, senaryo yazmak ve de yönetmek. Kurgusunu bile sen yaparsın şayet nazının geçtiği anlayan birileri yoksa. Hadi reklam filmi çekmedin diyelim, storyboard çizmeni isterler bu kez. Benim gibi cetvelle bile düz çizgiyi zor çizen bir insan için tam bir işkencedir storyboard çizmek. İki saat uğraşır eciş bücüş bir şeyler karalarsın. Sonuç olarak çizdiklerinden de hiç kimse hiçbir şey anlamaz.

Reklamcılık bölümünün sadece olumsuz yönleri yok elbette. Projeler sayesinde her konu hakkında bilgi sahibi olursun. Gerçek hayatta bu bilgiler ne kadar işine yarar tartışılır tabi. Spor ayakkabılarının tabanındaki elastik tabanı, mısır gevreğindeki kalori miktarını, A4 kağıdının ebatını çoğu kişi bilmezken sen bilirsin. Kısacası kısa zamanda çok iş yapacak kadar kabiliyetli, her insanı olduğu gibi kabullenecek derecede çelikten bir sinire sahip olman gerekir. Daha neler mi gerekir? O da bir sonraki yazımda ;)




26 Kasım 2011 Cumartesi

ALES Gelir Hoş Gelir



Muzdarip olanlar bilirler. Yarın sabahın tatlı köründe ALES sınavı var. Benimde çoğu kişi gibi bir yanım, hayatının sınavı değil ya nolacak. Hiç yapamazsam Mayısta olana tekrar girerim, ölüm yok ya ucunda diye sıradan ifadelerle avutuyor. Diğer yanım ise fazla olmasa da gene çalıştın sayılır bu sınava. O yüzden ilk girişinde hallet de kurtul bu stresten diyor. Öyle karışık ruh hallerindeyim yani.




Şimdiye kadar bu kadar temkinli hiç bir sınava girmemiştim. Maşallah her şey yasak. Çanta yok, kalem yok, silgi yok, saat yok, cep telefonu zaten hiç yok. Açıköğretime sınavına bile elimi kolumu sallaya sallaya giren ben alışkın değilim böyle durumlara. Üstüne üstlük sınav yerini de evime en uzak mesafeye vermişler sağolsunlar.

Şuan tek isteğim şu sınava bir an önce girip kurtulmak. Benim gibi sınava giren tüm arkadaşlara başarılar dilerim. Zihin açıklığı versin Allah herkesciklere. :)


22 Kasım 2011 Salı

333 De ve Gülümse

An itibariyle 333. izleyicim oldu. Her ne kadar bumerang yarışmasında biraz da olsa heveslenip finalist olarak seçilemesem de... Halbuki reklamcıinsankisisiyle ne hayallerimiz vardı. Oscar ödülüne katılmış hatun edasıyla Hiltonda salınarak sahnede finalist olmanın büyük gururunda bahsedecektik, kısmet değilmiş demek ki napalım..

Ama bu yarışma sonucu elbetteki beni yazmaktan alıkoyamaz. Hele ki yazılarımı severek okuduklarını dile getiren dostlarım, onun yanında 333. tane takipçim de varken. Yarın iki tane vizem var sözde ama ben bu yazıyı yazıyorum. Çünkü tutamadım kendimi. Polyanna havasındayım, az şey mi 333. tane izleyicim var. Durmak yok, yola devam :)


Yeniçarşım.com ile Evden Çıkmadan Çarşıya Çıkıyoruz!

Ekim ayından bu yana yayında olan Yeniçarşım.com, alışkın olduğumuz e-ticaret sitelerinden oldukça farklı. Site şimdiden sloganı olan “Evden çıkmadan çarşıya çık” mottosunu fazlasıyla yerine getiriyor. Çünkü şimdiden Yeniçarşım.com’da yüzlerce mağaza var ve siz dilediğiniz ürünü bu mağazalar arasından seçerek kolaylıkla satın alabiliyorsunuz. Üstelik, internetten alışveriş yaparken en çok çekindiğimiz “güvenlik” engelini Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi ile çözmüşler. Sistemi açıklayan video:

Yeniçarşım.com’un diğer alışveriş sitelerinden önemli farkları var. Platformun en belirgin karakteristiği olan alıcı ile satıcıyı bir araya getirme stratejisi, satıcıların (mağazaların) ticari kuruluş olması gibi akıllıca bir taktikle desteklenerek, son derece başarılı bir sistem getirilmiş durumda. Yeniçarşım.com’da satış yapan her mağaza, ticari unvana sahip, fatura kesen ve dolayısıyla garantili ürün satan mağazalar. Bu sayede aynı ürünü birden fazla mağaza arasından güvenle seçerek satın alabiliyorsunuz. Herhangi bir problemde “Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi” ve Yeniçarşım’ın başarılı müşteri hizmetleri departmanı hizmetinizde.

www.yenicarsim.com'da 24 farklı kategoride onbinlerce ürün bulunuyor. Giyimden aksesuara, elektronikten beyaz eşyaya kadar aradığınız her şey Yeniçarşım.com’da.

Ayrıca, www.facebook.com/yenicarsim ve www.twitter.com/yenicarsim adreslerinden ise Yeniçarşım’ı takip edebilir, kampanya ve fırsatlardan haberdar olabilirsiniz.


Bir bumads advertorial içeriğidir.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Ben Aslında Yoğum!


Vizeler, ales, projeler, yarışmalar olmak üzere huzursuz ve yoğunum bu aralar. Bir süreliğine inzivaya çekilmeye karar verdim a dostlar! En yakın zamanda görüşmek ümidiyle...




11 Kasım 2011 Cuma

11.11.11 Dediler, Başım Etini Yediler

Son bir aydır sadece bugünün muhabbeti yapıldı. Efsaneler, söylentiler, rivayetler... Hepsi yüzyılda bir gelen 11.11.11 senesine dairdi. Dijital ve duvar saatlerinin tam 11.11.2011'de saat tam 11.11 gösterirken fotoğrafları çekildi. Gerçek hayat ve sosyal ağlarda sayısız geyikler döndü. Dilekler falan da tutuldu. Zaten dilek tutmaya meyilli bir milletiz. Pasta üflerken dilek tut, yıldız kaydı dilek tut, ismi iki tane olan arkadaşlarının arasına düştün mü dilek tut. Seviyoruz dilek tutmayı, bahanelerimizde bir yığın. Bugünde dilek tutma bahanelerimizin arasına çokta dahil olmuştu bile.


Ben ise dilek tutmayı unuttum her zaman ki dalgınlığımla. Hergün iyi kötü birçok olayların yaşandığı dünyada ve Türkiye'de bugüne dair en ilginç olay tartışmasız İstanbul'a giden deniz otobüsünün korsanlar tarafından kaçırılması olsa gerek. Gün güme gitmesin, atraksiyon olsun diye mi yapıldı bilmiyorum ama olay hayli trajikomik..

Bazılarımız ise daha şimdiden 12.12.2012'in derdine düştü bile. Ne dilek tutsak, neyin fotoğrafını çeksek vesaire. Bu ay deniz otobüsü kaçırılırken seneye belki bir uçak, sene 11.11.2111 tarihinde de belki toplu uzay mekiği araçlarımız kaçırılır kimbilir. Türkiye bu şaşırmamak gerek. Yeni gelişmelere hazır olun efenim!





6 Kasım 2011 Pazar

Bayramınız Kutlu Ola!