31 Mart 2010 Çarşamba

İyi ki Doğdum, Gördün Mü 21 Oldum



Bugün 31 Mart yani benim doğum günüm.
Tam 21 oldum, evet tam 20 küsür.

Her ne kadar haftasonu erkenden dostlarımla kutlamış olsam da asıl bugün doğmuşum ben.
Bugün gene diğer günlerden daha şanslı hissettim kendimi yada arkadaşlarım ve dostlarım öyle hissettirdiler.
Şöyle bir düşünüyorum da geçen 21 senede az şey biriktirmemişim,
Okulda ve hayatımda her daim yanımda olan yegane dostlarım,
Blog alemine gireli beri beni yalnız bırakmayan blogger dostlarım,
Ayrıca her zaman yanımda olan, desteklerini hiç bir zaman benden esirgemeyen ve en önemlisi 21 sene kahrımı çekmiş ve hala da çekmeye devam eden ailemi söylemesem elbette olmaz.

Her biri iyi varlar ve iyi ki hayatımdalar.

Ve son olarak 21 yaşımın başarı, sevgi ve biraz da aşk getirmesini diliyorum. En önemlisi de iyi ki'lerimin keşke'lerimden çok daha fazla olduğu bir yıl olmasını istiyorum. 


Dilekler tutuldu, mumlar üflendi, pastalar kesildi ve yendi. Beklemelerdeyiz, haydi hayırlısı ola!






26 Mart 2010 Cuma

Sen Benim Öteki Yarım

Ortaokuldan tanıdığım bir arkadaşım hatta dostum var ve hala da sık sık bir araya geldiğim.

Bildim bileli hiç erkek arkadaşı olmamıştı. O kadar sık eleyip sık dokuyordu ki!

Elmanın sapı, üzümün çöpü derken yeryüzünde kendi laik bulduğu kişiyi bulamamıştı.


Taa ki okulun düzenlediği Samsunda olan organizasyona kadar. Bu organizasyonda dünyanın bir çok yerinden gelen öğrencilerle Olympic Children Games adı altında organizasyonda bir araya geldiler. Ve o hiç kimseyi beğenmeyen ve elektirik alamayan arkadaşım. Orada Çek'li bir çocuğa ilk görüşte aşık olmuş hem de ne aşık! Çocukta aynı şekilde etkilenmiş.
Hatta öyle ki arkadaşım işte şimdiye dek beklediğim adam demiş kendi kendine. Sonra bana Facebook'tan fotoğrafını gösterdi çocuğun. Çocuğun fotoğrafı arkadaşımın erkek versiyonu sanki. Şaştım da kaldım. O kadar mı benzerler! Ayrıca konuştuklarında da arkadaşım çocukla ruh ikizi olduğunu farketmiş, farklı kültüre rağmen aynı bakış açısına sahiplermiş. Çocukla bayağı yakınlaşmışlar kısa zamanda büyük etki yani. Ve tez zamanda kavuşmak üzere ayrılmışlar. Ben de arkadaşımı ilk defa bu kadar heyecanlı gördüm. Umarım yakın zamanda görüşürler. Nitekim ikisi de farklı dil , din ve kültüre rağmen tabuları yıkmaya hazır gibi geldiler bana.

Demem o ki, karamsarlığa kapılmamak lazım her an ruh eşi çıkabilir insanın karşısına. Tee dünyanın öteki ucunda dahi olsa da.


25 Mart 2010 Perşembe

Saplantılı Aşk

Şu ana kadar hiç yaşamadığım ancak bir çok kez tanık olduğum sorunlardan biridir eski sevgili sorunsalı.

Bir ilişkiye başlanır, her şey güllük gülistanlıktır. Taa ki günün birinde taraflardan birinin eski sevgilisini hala unutamadığını söylemesine kadar. Acaba rol mü yapmıştır bugüne kadar, seni seviyorum, seninle ne kadar mutluyum rolü. Bunu duyan karşı taraf yıkılır ve kendini eksik bile hissedebilir.

Geçen haftalarda tanık olduğum bir olaydan bahsedeyim öncelikle. Bir kız arkadaşım bir çocukla çıkmaya başlamıştı ve her şey o kadar hızlı ilerledi ki hemen hemen her gün görüşmeye başladılar. Ancak birinci haftanın sonunda çocuk arkadaşımın karşına geçerek denedim ama ben yapamıyorum, eski sevgilimi bir türlü unutamıyorum ayakları yapmaya başladı ve ayrılmak istediğini söyledi. Arkadaşım da haliyle kırıldı ve sen bilirsin diyerek işin içinden çıktı.

Ama madem eski sevgilini unutamadın be adam niye yeni bir ilişkiye bodoslama dalarsın diye sormazlar mı adama!

Yine aynı olay başka bir kız arkadaşımın başına geldi, sonuç gene aynı "denedim ama olmuyor" cevabı. Hele ilişkileri öyle bir haldeydi ki erkeğin eski sevgili hayalet gibi her daim aralarındaydı. Buna neden olan şeyse çocuğun saplantılı halleriydi. Demem odur ki saplantılı insanlarla olmak gerçekten çok zor! Teselli aracı olarak görülmekse ayrı bir kahredici durum. Uzak durulmalı böyle türlerden, bu da böyle biline!



18 Mart 2010 Perşembe

İstanbul Çıkartması

ümitsizce okulun içinde otobüs beklerken

Kaç gündür ertelediğim bu blogu artık yazmaya karar vermiş bulunuyorum. Malumunuz geçen haftasonu İstanbul gezim vardı. Kadro süperdi; ben, Begüm, Çağla, Temmuz, Onur, İsmail ve Duygu. Giderken yapılan onca geyik Susurluk'ta içilen kaşarlı tost ve bol köpüklü ayran. Bizi bizden aldı. Ayranın verdiği etkiyle gözlerimi İstanbul vapurunda açtım. Ardından vapurda içilen sıcacık çay ve beraber çekilen fotoğraflar. İstanbul çevre yolunda arıza çıkaran kızı otobüsten zor bela attıktan sonra, İstanbul il sınırlarına resmi olarak varmış bulunduk.
Ve ardından..

çengelköy'de denize nazır kahvaltı

1 bardak çay, kıymalı börek, çengelköy kedisi


kız kulesi (olmazsa olmaz)

ortaköy camii

ortaköyde kumpir

galata kulesi

Taksim'de mola



ve de istiklal caddesi..

vee finalde disco-kralı

Sonuç olarak gezdik, gördük, yorulduk ama netice olarak çok eğlendik.
Bir yenisi daha yakın zamanda diyelim.


12 Mart 2010 Cuma

Okan Bizi Diskoya Götür


Bu akşam İstanbul gezisine gidiyoruz okulca. Toplamda yani grubumuz 7 kişilik falan, bırakılacak yer Taksim.. İstanbul cahili biri olarak neye sürüklerlerse oraya gitme düşüncesindeyim. 


Okan Beyülgen'e de gitmişken uğrayacağız. Yaşar Üniversitesi olarak beni izleyin anacım! 


Eğlenceli olacağını umar selam ederim. Gelince görüşürüz.





10 Mart 2010 Çarşamba

Dünya Küçük Sorunsalı


Dünya ne kadar küçük, İzmir ise daha da. Bugün metroda liseden arkadaşımla karşılaştım. Geçtiğimiz haftada denk gelmiştik kendisiyle. Zaten Küçükpark'ta her seferinde tanıdık birileri denk geliyor. Şimdi Alsancak'ta ve Konak'ta da aynısı olmaya başladı.

Bandırma küçük her gittiğimde ve çarşıya çıktığımda (Bandırma deyişiyle aşağa indiğimizde) en az 4 kişiyi aradan çıkarıyorum. İzmir'e gelince değişir sanmıştım ama gene sonuç aynı. Görülen kişi sayısı dışında. Allah'tan gizli kapaklı işlerimiz yok da,yakalanmıyoruz. Dünya küçük kim demişse çok doğru demiş takdir ettim söyleyeni.





7 Mart 2010 Pazar

Boşlayanı, Boşlarlar


Kaç gündür post yazamıyorum. Huzursuz oluyorum iyice boşladım. İşin kötü tarafı blogta beni boşladı sanırsam. Yorum bile yazan olmaz oldu. "Sigorta Bilinci" zımpırtısı yarın sona eriyor artık.. (Yehuuu!) Haftasonu bile canla başla sabahtan akşama kadar onunda uğraştık. Sonuç olarak içimize sinen bir çalışma oldu. Bunun dışında son iki gündür Begüm'lerdeydim. Dün Çağla, Banu da bana eşlik ettiler sağ olsunlar. Bugünde yağmur yüzünden şemsiyesiz kendini sokağa atan safoloz insan grubu olarak iyice bir ıslandık. Özet olarak bunlar yaşandı, şimdicik bu kadar. Öpenzi.



1 Mart 2010 Pazartesi

Yazık Bize


Dün Facebook'ta bir kız eklemiş. Baştan kim olduğunu çıkaramadım ardından profiline baktım. Profilinde medeni vaziyetinde "evli" yazıyordu. Haliyle bende hiç oralı olmadım, "kim bu la" falan dedim kendi kendime. Daha sonra dank etti kafama, bu kız benim ilkokuldan arkadaşımdı. Sonra kıza mesaj attım, çıkardım seni ama çok değişmişsin falan dedim. Maksat durum kurtulsun. Ama gerçekten de bayağı değişmiş, yalan değil. Sonra profilinde medeni vaziyet yerinde yazan "evli"'yi sordum "evet,evlendim" dedi. Ben şoklardayım tabi.

Müjdat Gezen tiyatrosunda tiyatro oyunculuğu yapıyormuş, kocasında aynı tiyatrodanmış. Üniversite okumamış anladığım kadarıyla. Kocaya mı kaçmış, napmış onu bilemiyorum. Vay be dedim akranlar evlenmiş, yarın öbür günde bebe doğurur kesin. Biz hala yerimizde sayıyoruz yazık bize yahu!