10 Ocak 2014 Cuma
Patron Mutlu Son İstiyor
Kışın soğuklarında yapılabilecek en güzel alternatif şüphesiz sinemaya gitmek. Tabii sinemaya gitmenin bonusu olan patlamış mısır ve kolada işi daha da cazip hale getiriyor. Operatör firmalarının belli günler için geçerli olan sinema kampanyalarının da bu zevki daha az maliyetli hale getirmesinde payı büyük elbette.
Dün uzun zamandan beri sinemaya gitmediğimi farkederek, 'Patron Mutlu Son İstiyor' filmine gitmeye karar verdim. Tolga Çevik'in aman aman hastası olmasam da televizyonda çokça kez denk geldiğim Kapadokya'lı aşk sahneleri aklımı çelmeye yetti. Çocuk yaşta Kapadokya'yı bir kez görme şansını bulan biri olarak, bu kez de film karelerinde görmeyi arzuladım. Filme gittiğim de ise başarılı buldum diyebilirim. Ama şunu da kabul etmek gerekir ki filmin birçok sahnesini Göreme'nin harika manzarası, tüften yapılmış şahane taş evler kurtarmış. Filmin başkahramanı Sinan gerçekten sempatik bir karakter. Senaristlik gibi oldukça karizmatik olan mesleğinin yanında, günlük hayatında tam bir anti-karizmatik. Film boyunca sakarlıklarını ve özgüvensizliğini bolca izliyoruz. Ama karakterinin doğal oluşu film kahramanına kendinizi daha da yakın hissetmenize neden oluyor. Ezgi Mola'nın her filmde olduğu gibi bu filmde de Eylül karakteriyle şirinliği üzerinde. Eylül karakteri kendinden emin ama bir o kadar kararsız, duygusal bir o kadar da donuk, gelgitli bir karakter. Murat Başoğlu'nun canlandırdığı Faruk karakteri ise epey yüzeysel işlenmiş. Sanki gerçek karakterini oynuyormuş gibiydi. Eylül (Ezgi Mola) karakterinin annesini oynayan Ayşe Nur Yazıcı'nın oynadığı Vuslat karakterinin ise neredeyse hiç denecek kadar sahneleri azdı. Kız ile annesinin bu kadar mesafeli olması ve bunlar arasında çok az konuşmaya yer verilmesi yetersiz geldi bana. Gene asabi karakteriyle yer yer dikkat çeken Ezgi'nin babası, filmin sonlarına doğru sakin kişiliğiyle pasif bir karaktere dönüşüverdi. Yani özetle tiplerin karakterleri ara ara sivrileştirilmeye çalışılmış ancak onda da tam başarılı olunamamış. Saba Tümer ise sanki sadece film afişinde ve fragmanda dikkat çeksin diye filme konmuş gibiydi. Sahnesi yok denecek kadar azdı. Filmin diğer dikkat çeken rolü ise Arif karakterine ait. Atçılık işiyle uğraşan Arif'i Erkan Can canlandırmış. Arif, hayatını hayvancılıkla sürdüren ve ilk başında düz bir karakter, ancak filmin ilerleyen zamanlarında içinde felsefi derinlik bulunduracak kadar da büyük bir adam çıkıyor içinden. O nedenle filmin en anlamlı (felsefi) konuşan karakterlerinden biri de aynı zamanda.
Tolga Çevik'in ikinci karakteri İskender Abi'nin ise plastik makyajına diyecek yok. Beyaz Show'da görmesem adamın Tolga Çevik olduğuna asla inanmazdım. İskender Abi, kıroyum ama para bende geleneğini bozmayan bir medya patronu. (Yarım Elma'daki Medeni Karpuz tipini anımsattı bana.)
Filmin sonunu ise beklediğimden daha sönük buldum diyebilirim. Akıllara kazınacak bir son gibi gelmedi bana. Filmden sonra Kapadokya'daki balonlara binme sevdam daha arttı. Bir gün Kapadokya'ya tekrar gidersem, o zevki yaşamadan dönmek istemiyorum.
Özetle, eğlenceli vakit geçirmek isteyenlerin gidebileceği bir film. Belki de senaryo Yılmaz Erdoğan'a ait olduğundan, ben fazla beklenti içinde filme gittim, tam da umduğumu bulamadım, bilemiyorum. Filme gidenlerin de film hakkında yorumlarını bekliyorum.
Son olarak işte filmin jeneriği ve Sezen Aksu : müzik link
made in Ayşa (Ayşe Nur) saat 16:18
neymiş: Ezgi Mola, film, Patron Mutlu Son İstiyor, sinema, Tolga Çevik
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 kişi ahkam kesmiş:
bu haftasonu gitmek istiyordum filme
o balon sevdası bende de var yaa
ama 300£ verilir mi orasını bilemiyorum
belkide birsonraki gitmemde pintiğim tutmaz da veririm unutulmaz anılar biriktiririm :)
Demek 300£, ben giden bir arkadaşımdan 300 tl diye duymuştum. Seninki bahsettiğin turist tarifesi olmasın. :)
Bir tarafı turizmci ve iki sefer uzun balon uçuşu yapmış biri olarak konuya parmak basmak istedim izninizle :)) 2 ay kadar önce 150£ idi ve öyle sanıyorum uzun bir süre fiyatlar değişmez. Size saatlerce anlatsam bile o duyguyu yaşamanıza yetmez, muhakkak diyorum ve şiddetin her türlüsüne karşıyız sevgiyle öneriyorum.
Yorum Gönder