Tarih 11 Şubat, günlerden Çarşamba. Özgecan adlı 20 yaşında bir üniversite öğrencisi sömestr tatili sonrası hem okuluna hem de okul arkadaşlarına kavuştuğu için muhtemelen heyecanlı. Okumayı seviyor çünkü mezun olduktan sonra Psikolog olacak. Küçüklükten beri dikta edilen 'topluma yararlı bir vatandaş olma'nın peşinde. Hayatı boyunca işe yarayan birey olmayı amaç edinmiş kendine. Okulun açılmasının üçüncü günü en yakın arkadaşı, can yoldaşı ile okul sonrası bir şeyler atıştırıp, sıcacık evine dönmeyi planlıyor. Eve dönünce ablasınla ve annesiyle sohbet edecek. Tatildeyken arkadaşlarının başından geçenleri binbir hevesle onlara aktaracak. Belki de ardından Türk kahvesi içerek eğlencesine fal kapatacaklar. Özgecan'ın ablası fincanın kapağında Özgecan'dan dilek tutmasını isterken, Özgecan belki de platonik aşk beslediği erkekle kavuşma dileğini geçirecek aklından.
Evet olması gereken tam da buydu aslında. Ama maalesef o gün Özgecan ne sıcak evine, ne de ailesine kavuşabildi.
Hiç kimsenin aklına Özgecan'ın evine dönerken kullandığı dolmuşun onun mezarı olacağı aklına gelmezdi. Ve de Özgecan'ın dolmuş parasını dolmuşçuya uzatırken, şoförün aklından Özgecan hakkında sapıkça fanteziler geçirdiğinin. Zaten Özgecan hissetseydi adım atar mıydı o dolmuşa. Bilirdi yanındaki biber gazının olur kurtarmaya yetmeyeceğini.
Dolmuş şoförü ne düşünmüştü peki. Belki de Özgecan'ın çarçabuk ona teslim olacağını. Belki de hastalıklı beyniyle Özgecan'ın dolmuş parasını uzatırkenki güleryüzünü ona olan aşkını yormuştu.
Belki de her okula gidişinde ve okuldan dönüşünde o anın hayalini kurmuştu. Kendini İbrahim Tatlıses'in 'Mavi mavi' filmindeki zengin kızı Sibel'i (Hülya Avşar) kaçıran dolmuşçu Kerim yerine mi koymuştu. Ancak kendisi filmdeki Kerim karakterinin sapık ve cani olarak gerçek hayata yansıması olabilmişti.
Dün Münnever, bugün Özgecan ki bunlar en bilinenleri. Ve de her gün üçüncü sayfada isim ve soyadlarının baş harfi ve yanlarındaki noktalarla isimleri bile tam olarak geçmeyen binlerce kadın cinayeti ve kadın şiddeti... Sadece kadın olmak bile öldürülmen için yeterli sebep olarak görülebilir, aman ha şaşırma! 'Dişi köpek kuyruk sallamasa erkek köpek peşine takılmaz', 'su testisi su yolunca kırılır' 'kadının saçı uzun aklı kısadır' gibi onlarcası bulunan ülkemizde atasözleri kisvesi altında dilden dile dolaşan laflardan ne de olsa.
Benim kanaatim önemli olan şu kadar çocuk yapın diye yönlendirmeler ve maddi ödüllendirmeler yerine dünyaya getirilen çocukları en doğru şekilde eğitecek alt yapıyı sağlayabilmektir. Bu da şüphesiz evlat sahibi olarak ana-baba adayları ve eğitimlerinde en büyük paya sahip eğitimcileri doğru şekilde yönlendirmek, çocuk yetiştirirken en doğru yöntemleri onlara göstermekle olacaktır. Böylece ruh sağlığı düzgün, hem kendine hem de karşı cinse saygısı olan bireyler yetiştirilerek geleceğin Özgecan'larının yaşamlarını bir nebze garantilerken, geleceğin katillerinin yetişmesini önlemiş oluruz diye düşünüyorum. Ayrıca medyanın da doğru şekilde yönlendirilmesi gerekir. Bahsettiğimin 'Tosun Paşa' filmindeki hamam sahnesini kesmek demek olmadığını siz çok daha iyi anladınız zaten. Ve tabii ki adaletin doğru şekilde tecelli etmesi. Belki de bu konuda oldukça iyimserim kim bilir.
Bu son olsun diye tüm kalbimle dilerken.. Psikoloğun deli doktoru, namussuzluğun yerine namusun tanımının iki laftan biri olduğu ülkemde birçok ruh hastasının hayatını paylaştığı eşine, sevgilisine, evladına belki de içten içe göz koyduğu platonik takıntısına şiddet uygulamaya devam edecek onu da biliyorum... Adını ataerkil düzen koyduğumuz erkek üstünlüğünün hakim olduğu ülkemizde hatta dünyada kadına şiddet ve kadın cinayetleri tamamen sona ermese de en azından giderek azalmasını ümit ediyorum.
3 kişi ahkam kesmiş:
Ne kelimeler cümlelere kavuşabildi ne de benim düşüncelerim, duygularım kelimelere dökülebildi. Kilitlendim kaldım :(
Çok güzel yazmışsın, kalemine sağlık...
özgecanın vahşice öldürülmesi herkesi üzdü..ve son olacağıda pek benzemiyor..siyasilerin tavrı bunu etkiliyor maalesef..güzel bilgiler olmuş elinize sağlık..
Yorum Gönder