Sosyal paylaşım sitelerinden açıldı muhabbet geçtiğimiz gün arkadaşlar arasında. Neydik, nolduk, nasıl sosyal ağlara bu kadar bağımlı hale geldik temelliydi daha çok. Benimde dilime gelenleri bloga dökmenin zamanı geldiğine karar verdim sonunda. Düşünüyorum da, bazı sosyal paylaşım siteleri ne kadar sadeydiler halbuki önceleri. Biz o hallerini sevdik, kendimizi ifade etmeye değer bulduk o sitelerde. Facebook sitesi bunların en başında gelenlerden.
Çok önceleri benim gibi sitenin sade haline vurulup üyelik oluşturanlar sitenin bugüne kadar ki geldiği aşamayı daha iyi bilirler. Yenilikleri nasıl takip edip siteyi uyarlayalımdan çok artık sürekli insanların bir zaman sonra edindikleri sosyal paylaşım alışkanlıklarını nasıl sürekli değiştirelime döndü olay. En son çıkan Zaman Tüneli uygulaması bunun en güzel örneği sanırım. Başta istersen dene diye başlarak, bir zaman sonra sayfanı belirlediklerini düzende kullanmamızı zorla sağlıyorlar. Ve sürekli olarak sitede değiştirilen özelliklerden rahatsız olmamıza rağmen siteyi vazgeçilmez olarak görmekten de geri duramıyoruz. Siteden sadece 'beğendim' linkine yer verilmemesi bile siteye ve sitede paylaşılanlara karşı olumlu olunmalı zorunluluğu izlenimini yaratıyor. Bu işin sonu nereye gider diye düşününce acaba paralı üyeliğe mi diye de aklıma gelmiyor değil. Çünkü bu gidişle ona da itiraz etmeyip sitede üyeliğini devam ettiren pasif site üyeleri olarak kalacağız. Gerçi herkesin yediğini, içtiğini fotoğraflayıp sadece gittiği klas mekanları işaretledikleri bir dönemde olduğumuz düşünülürse Facebook paralı dahi olsa bunu birçoğumuz Facebook sitesini tercih etmeye devam eder ve üyeliklerdeki artışta fazla da azalma olmaz.
Yeniliklerin yanında son zamanlarda artan Facebook'taki sayfada paylaşmadan çıkan reklamlar ve virüsler de insanları ilallah getirtecek düzeye ulaştı. Sayfada paylaşmayacağımız şeyleri bizim ağzımızdan yazacak kadar farklı durumlara maruz kaldık. Arkadaşlarımdan birinin duvarında tüylü kelepçe tanıtımına dair reklamın yanında "ben kullandım çok da memnun kaldım" diye yorum döktürmüşler. Üzerine mahçup olan arkadaşım duvarında paylaşımın virüs olduğu ve onun dışında gerçekleştiğini duyurmak zorunda kalmıştı.
Şimdiye kadar tek çizgisinden kaymayan sosyal ağ Twitter gibi. Reklamın hiç yer almaması yanısıra getirdiği yeniliklerin daha alışılabilir olması da daha tercih edilesi. Ayrıca Twitter'daki sistemin (albümler oluşturamamak, fotoğraf altına yorum yazamamak) çoğunlukla sosyal ağda gerçekten amacı olanlar kullanıcılar tarafından kullanılması sağlayan ayrı bir avantaj.
Özetle sosyal medyayı dikkatli ve amaca uygun kullanmakta yarar var yoksa el verilirken kol kaptırılıyor.
5 kişi ahkam kesmiş:
Sosyal Paylaşımlar ürkütücü boyutlara ulaştı. Ne mahremiyet kaldı, ne de başka birşey. Ve ucundan kıyısından hepimiz dahiliz bu sanal oyuna..
Çok haklısınız. Eskiden daha güzeldi bence, daha sade, daha doğaldı her şey. Facebook, insanların ilişki durumlarını gözler önüne serip, yer bildirimleriyle hava attıkları bir platform hâline geldi. Twitter daha sade, daha doğal geliyor bana. O da cılkı çıkmış bir şekilde karşımıza çıkarsa, artık "Yuh" derim. Paralı olursa zaten ben hiiç uğraşamam, bir de o işler için para mı vereceğim? :))
bir yıl oldu kapatalı. Aramıyorum.
Facebook küresel kahve, twitter dedikodu kazanı. Bence bloglar içerik zenginliği açısından çok faydalı internetin geleceği için :)
Bende hiç sevmedim zaman tünelini. Hala eskideyim. Bana daha dokunmadı. Bakalım ne kadar sürer. Sırf arkadaşlarımla iletişim kopmasın diye üyeyim. Hoş en son ne zaman iki çift laf ettik bilmiyorum. :)
Tivitiri bu ara sevmeye başladım.
Ve facede "beğen" botununa kıl oluyorum. Hele birşey paylaşıp, beğen ve paylaş diyenler yok mu, nefretim kabarıyor onlara.
Yorum Gönder