30 Haziran 2013 Pazar

Açık Öğretim Muhabbetleri


Bugüne kadar etrafınızda mutlaka Açık Öğretim Fakültesi'nde okuyan olmuştur. Ya arkadaşınız, ya akrabanız, ya da uzaktan bir tanıdık. Bu yazımda Açık Öğretim'in ne denli gerekli olduğuna ve okusam mı diye kara kara düşünenlere ışık tutmak istedim. Çünkü Facebook'tan konuyla alakalı oldukça fazla mesaj geliyordu.

Açık Öğretim çeşitli nedenlerden dolayı okunuyor. Kimi ekonomik durumu örgün öğretime el vermediği için, kimi puanı örgün öğretime yetmediği için, kimi de ikinci bir üniversite olarak teorik bilgisini arttırmak ve cv'sine güç katmak için, memur olanlarda kıdemini dolaylı olarak maaşını arttırmak için, kimi askerlikten biraz daha uzaklaşmak için, kimi KPSS için...

Türkiye'de bu yolla okuyan epey de insan var. Bana göre en sağlıklısı şayet şartlar el veriyorsa örgün öğretimin yanında okumak. Bir de yata yata geçme ön yargısı var ki ne yazık ki öyle bir şey yok. Çünkü açıktan da olsa kimse kimseye bedavadan diploma vermiyor. Belki örgün öğretim kadar çaba gerektirmiyor ama sınavdan önce eğer o derse bakılmazsa sıkıntı yaşamak muhtemel. Karambole bir iki ders belki geçilebilir ama bir dönemde altı ders olduğunu varsayarsak ki bu da senede on iki ders yapar, hiç çalışmadan ne denli tüm bu derslerden geçilebilir, tartışılır. 

İş konusuna gelirsek garanti demek aptalca olur. Zira bugün örgün öğretimde uzun uğraşlar vererek okuyanlar bile aylarca hatta senelerce işsizlikle sınanıyor. Bulundukları sektörde tutunmak için uzun müddet çaba sarfediyor. O nedenle sadece KPSS açısından sınırlı bir garantisi var. Diplomayla sınava başvurma ve diğer tüm dört yıllıklarla eşit şartlarda tercih yapabilme hakkına sahip olunuyor. Zaten mülakatlarda akla kara birbirinden ayrılıyor. Asıl hüner orada başlıyor.

Yüksek lisansta gene aynı durum söz konusu. Sınava başvurma hakkın tüm dört yıllık üniversitelerde olduğu gibi var. Önemli olan mülakatlarda fark yaratabilmek.

Diğer merak edilen ise İşletme Fakültesi diplomalarında Açık Öğretim Fakültesi ibaresi yer almıyor. Bu da bizlere vaktinde Tansu Çiler'in oğlunun AÖF'de okumasına dayanan bir kıyakmış yeni öğrendim. Hem açıktan okuyup, hem de İşletme Fakültesi mezunu olarak geçiyorsun. Farkını ise sadece araştıranlar bilebiliyor. Bu da Açık Öğretim'in bir diğer bulunmaz velinimeti.

Özetle iş gene kişide bitiyor. İster açık okunsun, ister örgün. İşe alımlarda ise tek üniversite ve tek dil bilmenin yetmediği günümüzde ikinci üniversite olarak okumak mantıklı bir fikir. İleride kendi işini kurma hayallerine sahip olanlar için ise atılacak iyi bir adım.

İmkanınız varsa okuyun. Ancak bütünleme hakkı ne yazık ki yok. Harçlar da her dönem ödeniyor. Çift Anadal'dan daha az uğraştırıcı. Daha fazla maliyetli.

Tavsiyesi benden tercihi size kalmış.


10 kişi ahkam kesmiş:

seynill dedi ki...

aslında çok zor değil ama bende olduğu gibi sınav zamanları örgündeki sınavlarla aynı haftalara denk gelirse azıcık şavkı kayıyor insanın =)

Müjde dedi ki...

ya aslinda acik ogretim Istanbul universitesi gibi, buyuk isimli saygin diger universitelerinde uzaktan ogrenime gecmesi sayesinde, biraz daha onemsenmeye basladi. diplomasini aldigin alanda etkin ve bilgili olmak cok onemli, staj burada onemli..tecrube..diplomadan once cv de uste yazilan bir seydir. ;) yani aciktan da olsa ne aldin o okuldan o onemli!! ve ne verdin kendinden..
http://underthestarsandsun.blogspot.com/

pınar uyar dedi ki...

güzel ve aydınlatıcı bir post olmuş canım :))
bende beklerim bloğuma
http://piiboutique.blogspot.com/

timeout dedi ki...

Gecen sene bende ikinci universite okuyarak işletme diplomamı aldım.Su anlık bir işe yaradıgını soyleyemem ama okumak güzel yine de.Tabii vaktinde bölümler bu kadar çok degildi.Tercih hakkımız sınırlıydı.Şimdi perspektif daha geniş.
Kısacası tüm söylediklerine katılıyorum :)

aysint. dedi ki...

Bende de var işletme diploması. Nereye koyduğumu bile hatırlamıyorum şu an.

Ayşa (Ayşe Nur) dedi ki...

timeout, Ayşin T. ; ben de AÖF İşletme mezunu oldum bu sene bir işe yarayacağından değil de maksat çerçeveleteyim duvar şenlensin.:D

Unknown dedi ki...

İstanbul Üniversitesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım bölümüne yerleştim. İsteyerek yazmıştım ilk tercihimdi. Tanıtım kısmını reklamcılığa dönüştürmek istiyorum ki zaten derslerimiz birbirine çok yakın. Ayrıca çizim ve grafik programlarıyla, tasarım bazında reklamcılığı desteklemek için programlar öğreneceğim. Bunlar için sertifika alacağım. Tanıtım kısmını bu şekilde aradan çıkarttıktan sonra sıra Halkla ilişkiler kısmına geliyor... Sizce Halkla ilişkiler için en iyisi AÖF Kamu yönetimi okumak mı? yoksa İşletme mi? Ayrıca yandal olarak sosyoloji sizce nasıl olur? Teşekkürler :)

Ayşa (Ayşe Nur) dedi ki...

Merhaba Mehmet. Öncelikle kutlarım seni. :) Aslında tam benim kafa yapımda ilerliyorsun. Şöyle anlatayım Halkla İlişkiler ve Reklamcılık lisans bölümünü bitirdim. Az çok çekim yapabileyim ve bilgim olsun diye Radyo, Sinema ve Televizyon'dan yandal yaptım. Açıköğretimden İşletme'yi bitirdim. Adobe programlarının bir kısmını kullanabiliyorum. Ve inan işe başvurduğunda kimse bu niteliklerden dolayı seni takdir etmiyor. Önemli olan bol staj yapmak ve çevre edinmek. Hatta İstanbul'da olmanın avantajını kullan okul bitmeden bir işe yerleşmeye bak yarı zamanlı da olsa. Kamu yönetimi alanınla çok alakasız onu söyleyebilirim. Senin için okumak zaman kaybı olur. İşletme'de halkla ilişkiler ders ve içerik olarak yer almıyor. Onun yerine halkla ilişkiler ile alakalı sertifikalı eğitimlere katıl, kitaplar oku. Ya da okul bitince yüksek lisans yap. Çok daha yararını göreceksin. :)

Unknown dedi ki...

Cevap için teşekkürler. Yazılımcı bir arkadaşım Halkla ilişkiler için İşletme iyi olur demişti o yüzden sıcak bakıyordum. Yarar göremeyeceksem uğraşmaya değmez ve zaten neredeyse herkes işletme diploması almış durumda. Referans ve deneyim şart haklısınız bu yüzden 2. yıldan itibaren ücretsizde olsa yarı zamanlı işlere gireceğim. Reklamcılık konusunda sıkıntı çekeceğimi sanmıyorum, kafama takılan Halkla ilişkiler kısmıydı onuda sizin tavsiyelerinizi araştırıp gidermeye çalışacağım. Reklamcılıkla ilgili yazılarınızı okumuştum, bu işin içinde ki tanıdıklarımla hemen hemen aynı şeyleri söylemişsiniz. Sektörün acı yüzü bu sanırım bu planlarımı gerçekleştirmezsem tek kazandığım şey diplomam olacak. Teşekkürler :)

Ayşa (Ayşe Nur) dedi ki...

Selam Mehmet, ne demek yardımcı olabildiysem ne mutlu. Reklamcılığı nazaran kurumsal bir şirkette Halkla İlişkiler ya da İnsan Kaynakları olarak çalışmak ya da staj yapmak daha mantıklı. Sana geri kalan hayatında bol şans. :)