20 Ağustos 2009 Perşembe

Mutlu Oldum Derken

Geçen gün arkadaşımın başına gelenler bir kez daha düşünmeme neden oldu. Her zaman istediğini elde etmek insanı mutlu eder mi diye soramadan edemedim kendi kendime.

Olayı özetle geçmem gerekirse; en yakın kız arkadaşımın 2 senedir (hatta belki de daha fazla bir süredir) bizim okulda muhabbet ettiği ve aynı zamanda aşık olduğu bir çocuk vardı. Çocuk bizim okuldaydı ve bu sene mezun olmuştu. Bugüne kadar yadar yani 2 senedir , bu çocuk hep arkadaşıma umut veriyordu. Bir gün yakınlık gösterirken, ertesi gün yanında geçerken selam bile vermiyordu. Anlayacağınız , dengesiz dengesiz davranışlarda bulunuyordu. Ben de ona akıl verdim. Rahat bırak, üzerine fazla düşme gibilerinden. Çünkü şımartıyordu sürekli çocuğu. Çocuğun ise hep bir bahanesi vardı. Bir gün dersler, bir gün tezler...
Yani arkadaşımı ihmal etmek için her türlü bahane.

Ve mezun olduğunda gene arkadaşımla konuşmaya başladılar ve bir süre sonra çıkmaya başladılar. Canım arkadaşım çok mutluydu ve 2 yıldır hayalini kurduğu gün sonunda gelmişti. En önemlisi de aşkı artık karşılıklıydı.

İlişkilerinde 2-3 hafta güllük gülistanlıktı. Arkadaşım çok mutlu ve bulutların üzerindeydi adeta. Ancak bir süre sonra çocuk gene aynı tavırları sergilemeye başladı. Gene uzaklaşma, dengesiz davranışlar.

2 hafta önce mutlulukların doruğundaki arkadaşım bugün "ben bunları hakketmedim" diye üzülüyor ve onu görünce bende öyle tabii. Ona ben seni uyarmaştım diyemem de bu saaten sonra.

Ama anladım ki büyük hayaller ,büyük hayal kırıklıklarını getirebiliyor ardından. Karşıdaki kişiye değer verirken, aynı değeride karşıdan görmek gerekiyor en baştan itibaren. Aksi takdirde değişen hiç bir şey yok, karşıdan gelen tavırlar hep aynı. Aynı tas,aynı hamam.


0 kişi ahkam kesmiş: